Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.06.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu 697 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı tarafından 1/5 payının 04.06.2015 tarihinde davalıya satıldığını, müvekkiline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle tapuda davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir....

    "İçtihat Metni"Daire : BİRİNCİ DAİRE Karar Yılı : 1989 Karar No : 112 Esas Yılı : 1989 Esas No : 130 Karar Tarihi : 13/09/989 HARÇLAR KANUNUNA EKLENMEK İSTENEN İDARENİN SATINALMA HAKKININ BİR ZORALIM YÖNTEMİ OLMASI NEDENİYLE MÜLKİYET HAKKINI ZEDELEYECEK NİTELİKTE OLDUĞU HK. Başkanlığın ve Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü yazısıyla Danıştay Başkanlığına gönderilen ve Dairemize havale edilen 492 sayılı Harçlar Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının genel gerekçesi, madde gerekçeleri ve madde metinleri okundu ve gereği görüşüldü: 2709 sayılı T.C. Anayasasının Temel Haklar ve Ödevler başlıklı İkinci Kısmında yer alan 35.maddesiyle, mülkiyet hakkı başlığı altında, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir....

      Bu durumda değinilen yasal düzenleme ve yargısal uygulamaya göre pay ve paydaş çoğunluğuna dayanan kira sözleşmelerine geçerlilik tanınması gerektiğinde kuşku yoktur. Somut olayda çekişmeli taşınmazın ... ve ...adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, her iki malikinde öldüğü davacının paydaş Hüseyin’in mirasçısı olduğu, davalı ...’in ise paydaş Ahmet’in mirasçısı olup diğer mirasçılarında yasal temsilcisi olduğu, ayrıca miras bırakanı Ahmet’in aynı zamanda davacının murisi Hüseyin’inde mirasçısı olması nedeniyle de paydaş Hüseyin’inde mirasçısı konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır....

        Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır." hükümlerini içermektedir. Somut olaya gelince; davalı 30.11.2012 tarihinde kesinleşen hükmen tescil kararıyla dava konusu edilen taşınmazların mülkiyetini kazanmıştır. Mülkiyetin kazanılması tescilden önce doğmuştur. Tescil üçüncü kişilere karşı aleniyeti sağlar, ayrıca malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi için tescil şartı öngörülmüştür. Yasal düzenlemede hükmen tescil kararı ile mülkiyet hakkı kazanan bir kişiye karşı önalım hakkının ileri sürülebilmesi için tescil şartı aranmamaktadır. Taşınmaz üzerindeki payın satılması ve mülkiyetin üçüncü kişiye geçmesi yeterlidir. Kaldı ki hükmen tescil kararı her zaman infaz edilebilecek bir karardır....

          Davalı ... ile ona satış yapan paydaş ... arasında akrabalık ilişkisi bulunduğundan 27.03.1957 tarihli ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının “paylı mülkiyet halindeki bir taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkı ileri sürülemez.” hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Anayasa’nın 35. maddesinde; herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Mülkiyet hakkı, kişiye, başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren bir haktır. Bu bağlamda, alacak hakkı da, mülkiyet hakkı kapsamındadır (Anayasa Mahkemesi 06.11.2011, 19/4: RG 12.04.2011, Sa. 27903). 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 91/1-ilk cümlesinde; "Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı, Medeni Kanun'un 920 nci maddesi anlamında tahdide uğrar." hükmüne yer verilmiştir. Tapu kütüğünde malikin tasarruf yetkisinin sınırlanmasına ilişkin şerhler, kural olarak Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenmektedir....

              Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi davaları ile yola elatmanın önlenmesi davaları hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır. Öncelikle belirtilmelidir ki mülkiyet, toplum yararı ile sınırlı, sahibine gerek yetki ve gerekse ödevler yükleyen kamu ve özel hukuk karakterli, kendine özgü bir haktır. 1982 Anayasası, mülkiyet hakkını 1961 Anayasasına göre daha da güçlendirerek, temel hak ve ödevler kısmına almıştır. 1982 Anayasasının 35. maddesinde; “herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz “ düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı ve kamu düzeni amacı ile kanunla sınırlandırılabilecektir. Malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir....

                İLGİLİ MEVZUAT: Anayasa'nın ''Mülkiyet Hakkı'' başlıklı 35. maddesinde; ''Herkes, mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.'' hükmüne yer verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ''Paylaşma istemi'' başlıklı 698. maddesinde; ''Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, tapulu taşınmazdaki paydaşlar arasında miras hakkından kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, miras yoluyla intikal eden mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup,2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 15.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu