İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkillerinin altsoyu Sibel yönünden davanın reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, mirasın gerçek reddinin tescili istemine ilişkindir. Mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 605/1 maddesi gereği yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Aynı Kanunun 606. maddesi gereği miras 3 ay içinde reddolunabilir. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar. Aynı Kanunun 614. Maddesinde ; " - Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler....
Murisin borcundan dolayı mirasçıların mirası reddinin iptali istenebilmesi için diğer bir koşul da reddeden mirasçılara kazandırma yapılmış olduğunun belirlenmesi gerekir. Mirasçının, murisini ölümünden evvelki beş yıl içinde sağlar arası tasarrufla almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü oldukları değerler de belirlenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görümemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/379 Esasına kayden dava açıldığı, yargılama neticesinde mirasın reddinin iptaline karar verildiği, terekenin resmi tasfiyesine hükmedilmediği ve işbu kararın 21/11/2016 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Her ne kadar mahkemece TMK’nın 617. maddesi gereği mirasın reddi kararı iptal edilen mirasçıların miras payının resmi tasfiyeye tâbi olacağı, resmi tasfiye halinde mirasçıların tereke borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmiş ise de; “ Mirasçıların alacaklılarının korunması “ başlıklı TMK ’nın 617. maddesinde; “ Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği taktirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir...” hükmü yer almaktadır....
Miras kalan yasal mirasçıların birinin mirası reddetmesi durumunda onun payı, sanki o hayatta değilmiş gibi düşünülerek diğer yasal hak sahiplerine geçer. Mirası bırakan kişi aksini belirtir beyan ya da belge bırakmadığı sürece reddi miras yapan kişinin payı kendisine en yakın yasal hak sahibine pay edilir. Bu tip durumlarda alt soyların (mirasçının çocukları, torunları vs.) tümü mirası reddederse, bu pay bu sefer sağ olan eşe geçer. Mirasçılar reddi miras işlemini gerçekleştirirken kendilerinden sonra gelen mirasçılara mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulup sorulmadığı, bunu talep etmeleri halinde reddi miras yapıldığı, kişiden sonra gelen mirasçılara hâkim tarafından bildirilir ve mirasçılar buna bir ay içerisinde cevap vermekle yükümlüdürler....
Eldeki dava, murisin mirasçısının alacaklılarının korunmasına yönelik mirasın reddinin iptaline ilişkin olup TMK’nın 617 nci maddesinde, “Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 4....
ın mirası gerçek reddin tespitinin istenildiği, mahkemece 27.01.1977 tarihinde mirasın reddinin tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Türk Kanunu Medenisi'nin 545. maddesi, "Kanuni ve mansup mirasçılar mirası reddedebilir." ve 549. maddesi, "Mirası reddeden mirasçının, keyfiyeti sulh mahkemesine tahriren ve şifaen beyan etmesi lazımdır. Bu ret kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Sulh mahkemesi, reddi tescil eder." şeklinde düzenlenmiştir. Türk Kanunu Medenisi'nin 262. maddesine göre, çocuk, küçük iken ana ve babasının velayeti altındadır. 27.01.1977 tarihli karar esnasında temyiz eden ... ve ... küçük olup, davada taraf ehliyetine sahip değildir. Bu nedenle veli herhangi bir merciden izin almaksızın serbestçe velayeti altında bulunan küçükler için mirasın reddinin tespitini isteyebilir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/986 ESAS, (DERDEST) DAVA KONUSU : Mirası Reddinin İptali(TMK 617. Maddeye dayalı) KARAR : Samsun 3....
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2018/119 Esas 2019/177 Karar sayılı kararı gereğince davalı T4'ın müvekkile karşı borçlu olduğunun sabit olması, davalı T3 yönünden yargılamanın devam ediyor olması ve yargılama sonucunda T3'ın müvekkil şirkete borçlu olduğu tespit edileceğinden davalıların muris Şaban Uyar'dan kalan mirası reddetmelerinin müvekkili şirketin alacağını almasını engellemek amacıyla yapıldığının açık olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüne, davalının murisinden kalan mirası reddinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.05.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirasçının alacaklısı tarafından açılan, alacaklıları zarara uğratmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan reddin iptali isteğine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayanmaktadır. Davacı vekili, davalı ...'ın davacıya borçlu olduğunu, murisi ...'...
Bu redden dolayı hakları halele uğrayanlar yasal şartlarının mevcudiyeti halinde mirasın gerçek reddinin ve bunun tescilinin iptalini bağımsız bir dava ile isteyebilirler. (TMK.m.617) Bu itibarla mirasçıdan alacaklı olan üçüncü kişinin sulh hakimince verilen ve hukuki sonuçlarını doğurmuş olan mirası red beyanının tespit ve tesciline ilişkin kararı temyiz etme hakkı bulunmamaktadır. Öyleyse temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 28.02.2011...