"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 15.04.2009 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; kesin hüküm sebebiyle davanın reddine dair verilen 03.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Recai Yüksel tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 09.11.2005 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince 208, 211, 213, 227 ve 272 sayılı parsellerdeki davalının paylarının iptali ve adına tescilini, ayrıca tapudaki hacizlerin kaldırılmasını istemiştir. Davalı, davacı kardeşi ile aralarında aynı konuda daha önce dava görüldüğünü beyanla davanın kesin hüküm nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2018/196 ESAS-2021/89 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Bitlis ili Sarıkum köyünden kain, davalılar adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların davacı müvekkilin babası olan M....
Köyü 46 parselde kayıtlı taşınmazda bulunan hisseleri açısından tapu kaydının iptaline ve miras oranları nispetinde müvekkilleri adına tapuya tesciline, mümkün olmazsa taşınmazdaki hisselerin değerine göre belirlenecek tazminatın davalılardan yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacıların dava konusu yeri kullanmadıklarını, satış vaadi sözleşmesinin 1968 yılında yapıldığını ve dava açma süresinin geçtiğini, satış sözleşmesinde belirlenen bedellerin müvekkillerinin murislerine ödenmediğini, satış vaadi sözleşmesindeki şartın yerine getirilmediğini, bu sebeple satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile satış vaadi bedelinin ispatlanmadığı ve taşınmazda elbirliği mülkiyeti nedeniyle ifa olanağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. IV....
DELİLLER : Tapu kaydı, satış vaadi ve sözleşmesi ve ekleri, keşif, bilirkişi raporu, Delil listeleri sunulan ve toplanan deliller. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, eksik ifadan dolayı bedel indirimi, geç teslim nedeniyle kira alacağı, olmadığı taktirde ödenen bedelin tahsili ve senet iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine açılan terditli davada davacının ilk talebi satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, eksik ifadan dolayı bedel indirimi, geç teslim nedeniyle kira alacağı istemine ilişkindir. HMK’nın 111. maddesi gereğince davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı tarafça, davalı ile yapılmış olan Bor Noterliğinin 25/10/2005 tarih ve 7018 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden vaadin yerine getirilmediğinden bahisle tapu iptali ve tescil, taşınmazın 16 yıldır davalı tarafından kullanılmış olması nedeniyle ise ecrimisil talepli dava açılmıştır. Davalı taraf süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesiyle zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Dosya arasında yer alan Bor Noterliği'nin 25/10/2005 tarih 7018 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayri menkul satış vaadi sözleşmesinin yapılan incelemesinde; davalının 164 ada 23 parseldeki 1/2 hissesini 5.000,00- TL bedel mukabilinde davacıya satmayı vaat ettiği anlaşılmaktadır....
Davalılardan ..., taşınmazı tapu kaydına güvenerek edindiğini, iyiniyetli olduğunu; davalı ..., vekaletnamenin ...’un ölümü ile konusuz kaldığını; davalı ..., taksim sözleşmesi ile pay satılmadığını, satış vaadi sözleşmesinin bedelinin ödenmediğini; davalılar ... da sözleşme bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ...’nın iyiniyetli olduğu; davalı ... ve davalıların murisi ...’nın vekil ...’ya verdikleri vekaletnamelerde satış vaadi sözleşmesi düzenleme yetkisi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Tapu Kanunu'nun ve Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca; siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak, bunun için anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece ayni nitelik kazanmaz....
Davacı vekili, davalılar arasında noterde yapılan 16.02.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca 1580 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak binanın yükleniciye düşen 7. kat 3 no'lu bağımsız bölümünün müvekkili ile davalı yüklenici arasında noterde yapılan 23.01.2002 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 10.000,00 TL bedelle müvekkiline satıldığını, satış bedelinin tamamının ödendiğini ileri sürerek, dava konusu 3 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle davacı adına tescilini, mümkün olmaması halinde ise dava konusu taşınmazın rayiç değerinin davalı yükleniciden tahsilini talep etmiştir....
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda, davacı Afşin Noterliğinde 10.02.1999 tarihinde re’sen düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanmıştır....
Hükmü, davacı vekili ile davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davacı 04.04.1989 tarihli satış vaadi sözleşmesi gereğince tapu iptali ve tescil ile taşınmazın tapu kaydında yer alan davalı ... lehine 10.10.2012 tarihli satış vaadi şerhinin terkinini istemiştir. Davaya konu olayda şahsi hakların yarışması söz konusu olup davaya konu taşınmazın daha eski tarihli olan 04.04.1989 tarihli satış vaadi sözleşmesi gereğince davacıya satışının vaat edildiği ve taşınmazın teslim de edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece taşınmazın tapu kaydındaki satış vaadi şerhinin de terkinine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....