Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Köyü 1506 parselin kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemiyle 29.04.2003 tarihinde dava açıldığı ve bedelin tespiti için 24.09.2010 satış tarihli 1621 parsel sayılı taşınmazın emsal alındığı anlaşılmıştır....

    Fer-i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, bu iddiaların tespiti konusunda müvekkili kurum kayıtlarının esas alınması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HÜKÜM ÖZETİ : İlk derece mahkemesi tarafından; Davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Fer'i Müdahil kurum vekili özetle, davanın prime esas kazanç tespiti oyduğunu, hizmet tespiti davası olmadığını bu nedenle Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2017/5962 Esas 2017/8370 Karar sayılı kararı gereği vekalet ücreti yönünden kararın kaldırılarak kurum lehine vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU : Davacının davalı işyerinde 30.08.2005- 04.07.2006 tarihleri arasında sürekli ve aralıksız çalıştığının tespiti ile çalışmalarına ait yatırılmayan primlerin tespiti uyuşmazlık konusudur....

    Mahkeme kararının özeti: Mahkemece, davacının hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına hükmedilmesine dair alacak davasını birlikte açmış olduğu, ayrı bir esasa kaydedilerek yürütülen hizmet tespiti davasının 15/09/2015 tarihinde karara çıktığı ve reddedildiğinin anlaşıldığı, davacının hizmet tespiti davası reddedilmiş olduğundan alacak davasının da reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: Somut olayda; davacı vekili ilk defa Mahkemenin 2012/292 esas sayılı dosyasına kayıtlı olmak üzere davalı işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine davacının davalı şirket nezdinde 01.07.2005-Ocak 2009 tarihleri arasında kesintisiz şekilde çalışmasına karşın bildirilmeyen hizmet süresi olduğu gerekçesiyle hizmet tespiti ve iş akdinin haklı nedene dayalı feshedildiği iddiası ile işçilik alacaklarına hükmedilmesi istemli davasını birlikte açmıştır....

      E) Gerekçe: Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalılar ve S.G.K. aleyhine hizmet tespiti davası açmıştır. Mahkemece bu davanın kesinleşmesi beklenmeden eldeki davada karar verilmiştir. Hizmet tespiti davasının sonucu bu davayı doğrudan etkileyeceğinden söz konusu davanın sonuçlanıp, kesinleşmesi beklenilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebi ile dava açıldıktan sonra davalı tarafından buna son verildiği, bu eylemle meydana gelen maddi ve manevi zararların ne olduğu hususunda davacı tarafça delil sunulmadığı gerekçesiyle marka hakkına tecavüzün tespiti talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, yargılama sırasında davalının, davacıya ait markayı kullanmayı bıraktığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerekir....

          K A R A R Uyuşmazlık, hizmet tespiti ve işçilik alacağı istemine ilişkindir. Davacının hizmet tespiti ile birlikte işçilik alacağı davasını birlikte açtığı ortadadır. HUMK’nun 46.maddesi (6100 sayılı HMK'nın 167.md) uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına ,davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı Yasa'nın 77.maddesinde( 6100 sayılı HMK'nın 30.md) Mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır....

            K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava, davacının yurt dışında (Almanya) sigortaya girdiği 06/07/1982 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti, yurtdışı çalışmalarını borçlanmaya hakkı bulunduğunun tespiti ve ile borçlanma bedelinin, borçlanma başvuru tarihine göre belirlenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının yurt dışında (Almanya) sigortaya girdiği 06/07/1982 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti talebinin reddine; yurtdışı çalışmalarını borçlanmaya hakkı bulunduğunun tespiti ve ile borçlanma bedelinin, borçlanma başvuru tarihine göre belirlenmesi gerektiğinin tespiti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir....

              K A R A R Uyuşmazlık, hizmet tespiti ve işçilik alacağı istemine ilişkindir. Davacının hizmet tespiti ile birlikte işçilik alacağı davasını birlikte açtığı ortadadır. HUMK’nun 46.maddesi (6100 sayılı HMK'nın 167.md) uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına ,davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı Yasa'nın 77.maddesinde( 6100 sayılı HMK'nın 30.md) Mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır....

                Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 mad.).Somut olayda, muvazaalı temlik olunduğu iddia olunan taşınmaz üzerine yapılan binanın aidiyetinin tespiti isteminde bulunmasında davacının güncel bir hukuki yararının bulunduğu söylenemez. Davada ileri sürülen hak ile amaçlanan sonuç eda davası ile elde edilebilir niteliktedir. Öte yandan, davacı tarafın muhtesatla ilgili iddialarına ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Ancak, öncelikle hukuki yararın varlığının incelenmesi gerektiğinden, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılabilecek bir alacak davası için önceden tespit isteminde bulunulmasının mümkün olduğu sonucuna varan; "..muhdesatın tespiti isteği açısından davacı ...'...

                  Davacı tarafından, 16/09/2014 tarihinden itibaren kira bedelinin tespiti istendiğine göre, mahkemece yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, tespiti talep edilen dönemin endeks dönemi olduğu kabul edilerek, bir önceki yıl ödenen kira bedelinin ÜFE endeksi oranında arttırılarak davalı tarafından en son ödenen bedelden az olmamak üzere kira bedelinin tespiti gerekirken yazılı gerekçe ile hak ve nesafete göre kira bedelinin tespiti doğru değildir. '' gerekçesi ile verdiği bozma kararına karşı mahkemece direnilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu