Tüm dosya kapsamına göre, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, davacının dava dilekçesi incelendiğinde satışın iptali ile birlikte haline münasip olan daire üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği, bu talebin meskeniyet şikayeti olarak değerlendirilmesi gerektiği, mahkemece meskeniyet şikayeti yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığı anlaşılmakla, dosyanın esası incelenmeksizin tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına meskeniyet şikayetine yönelik inceleme yapılması için dosyanın esasının incelenmeksizin mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. KARAR: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçe ile; 1- Tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nun 353- (1)-a-6 maddesi uyarınca başvurunun esası incelenmeksizin Antalya 1....
Dikili İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava konusunun meskeniyet iddiası ve aşkın haciz talebi olması, dava konusu şikayetin niteliği gereği mahallinde yapılacak keşif ve sonrasında tanzim edilecek bilirkişi raporu ile ispatının mümkün olmasına rağmen davacının gerekli keşif ücretini yatırmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/04/2022 NUMARASI : 2022/163 ESAS, 2022/244 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü....
Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Somut olayda, hakkında meskeniyet şikayeti olan,... ilçesi,... mevkii, ... mah. 94 pafta, 853 ada 11 parsel üzerinde T.C. ... Bankası lehine,1839 yevmiye no ile 25/2/2011 tarihinde ipotek tesis edildiği anlaşılmakla, ipoteğe ilişkin olmak üzere getirtilen ipotek akit tablosu ve dayanağını oluşturan resmi senette yer alan “ ..aramızda yapılmış ve yapılacak sözleşme taahhütleri gereği kullanmış ve kullanacak olduğum her türlü krediye karşılık...” şeklindeki kayıtlar nedeniyle, söz konusu ipoteğin, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiği ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığı anlaşılmaktadır. Yine adı geçen bankanın 27.12.2019 tarihli cevabi yazısında, ipoteğin ve borcun sona ermediğinin de bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve ipoteğe konu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu sabit ve tartışmasız olduğuna göre, mahkemece, ......
Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayeti dışında talep edilen faizin fahiş olduğuna ilişkin talebinin mahkemece değerlendirilmediği görülmüştür. 6100 sayılı HMK'nun "Hükmün Kapsamı" başlığını taşıyan 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür. Buna göre, şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmelidir. Bu durumda, mahkemece, öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek HMK'nun 297/2. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
nedeniyle reddine karar verilemeyeceğini, zira kıymet takdirine itiraz davasının yasal süresi içerisinde ikame edildiğini, davanın topyekûn süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davalı aleyhine ikame edilen menfi tespit davasında özel olarak bir belirtme yapmaksızın ''müvekkilin taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulmuştur'' şeklindeki ibareden öğrenme tarihinin menfi tespit davasının açıldığı tarih olarak esas alınmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, kararın, aynı zamanda adil yargılanma hakkının geri döndürülemez ve tazmin edilemez nitelikte bir ihlali olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, haczedilemezlik ve kıymet takdirine itiraz taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir....
İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun'un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte haciz işlemi tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerse, öncelikli olarak haciz işlemi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi, usulsüz olduğunun saptanması ve borçlunun, haczi öğrenme tarihine göre 7 gün içinde meskeniyet şikayetinde bulunduğunun anlaşılması durumunda işin esasının incelenmesi gerekir. O halde, mahkemece, yukarıdaki açıklama doğrultusunda inceleme yapılması gerekirken, “103 davetiyesinin” usulsüz tebliğ edildiğine dair ayrı bir şikayet davası açılmadığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımından reddi isabetsizdir....
Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu takip dosyasının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe ilişkin olduğu, ipotekli takiplerde haciz aşaması bulunmadığı için meskeniyet şikayetini ileri sürmeye yasal imkan bulunmadığı, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, HMK.355 mad. Gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususun bulunmaması nedeniyle, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlunun, haczedilen evin kendisinin ve ailesinin haline münasip evi olduğunu ileri sürerek haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, mahkemece, borçlunun 05.04.2013 tarihde icra dosyanın fotokopisini aldığı, en geç bu tarih itibari ile taşınmaza konulan hacizden haberdar olduğu, dolayısıyla meskeniyet şikayetinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle istemin süre aşımından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Şu hale göre, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından son hacze yönelik meskeniyet şikayeti İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup mahkemece esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....