İİK.nun 82/1-4.maddesi uyarınca borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Buna göre mahkemece borçlunun tüm delillerinin sorularak toplanması ve mahallinde keşif yapılıp fiili durumun tespit edilmesi ile borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir....
Anılan maddeye göre, haczedilmemesi gereken taşınır ve taşınmaz mallar ve miktarları tespit edilirken, borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı ve tarımsal faaliyetini sürdürebilmesi için gerekli olup olmadığı hususunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Traktör de bir ziraat aletidir ve haczi konusunda da belirtilen bu ilke geçerlidir. Bu gün, ülkemizde kara sabanla çiftçilik yapan çok az sayıda insan kalmıştır. Kara saban çağdaş bir tarım aleti olmadığı gibi, hayvanlarla nakil yapılması da çağdaş bir yöntem değildir. Bu itibarla teknolojideki gelişmeler nedeniyle verimliliği, kaliteyi ve kârlılığı arttıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran makineler de çiftçilerimiz için bir ihtiyaçtır....
İcra Müdürlüğü'nün 2019/9510 Esas sayılı dosyası, İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Şikayete konu taşınmazlar üzerine Türkiye Ekonomi Bankası lehine doğmuş ve doğacak bütün borçları kapsayacak şekilde ipotek tesis edildiğinden, şikayetin reddine karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takip borçlusu tarafından açılan meskeniyet ve maişet şikayetine ilişkindir....
Davacı alacaklının satışa geçtiği ikinci takip dosyasından yeniden meskeniyet davası açarak satışın durdurulması yoluna gitmişlerdir ki zaten böyle bir davanın açılması satışı durdurmaz kaldı ki açılan bu ikinci meskeniyet davası derdestlik nedeniyle daha önce verilmiş bir karar olması nedeniyle red olduğundan ilk açılan meskeniyet davası kararını ikinci verilen karar ile ikinci satışta da gözönüne alınabileceğini hükme bağlamıştır. Yani şikayet konusu dosyadan verilen karar İcra müdürlüğüne ibraz edilmeli satışın bu karara istinaden verilmesi gerektiği konusunda müracaat yapılması gerekirken yapılmadığı gibi İcra Müdürlüğü söz konusu Mahkemelere herhangi bir bildirimde bulunmayarak sanki açılmış meskeniyet davaları yokmuş gibi satışa yapmış oldukları kendi kıymet takdiri üzerinden satışa gitmeleri usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte borçlunun, haczedilen taşınmazın haline münasip meskeni olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; şikayete konu taşınmazın ipotek ettirilmesi sebebiyle borçlunun meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun serbest iradesi ile kurduğu zorunlu olmayan ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller....
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.05.2011 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin 25.05.2011 tarihinde borçluya tebliğ edilmesine karşın , meskeniyet şikayetinin 7 günlük süreden sonra 10.03.2014 tarihinde yapıldığı, ve taşınmaz üzerine konulan yeni bir haczin bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda, şikayetin süreden reddine dair mahkemenin kararının onanması gerekirken ,Dairemizce maddi hataya dayalı bozulduğu anlaşıldığından, alacaklının karar düzeltme talebinin kabulü gerekmiştir. SONUÇ :Alacaklının karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemiz'in 25.11.2014 tarih, 2014/21040 - 28235 sayılı bozma kararının kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sayılı kararıyla ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verildiği, borçlunun bu dosyanın tarafı olması nedeniyle ihtiyati haciz kararından haberdar olduğu, şikayet süresinin bu tarihten itibaren başladığı gerekçesi ile süresinde olmayan meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmişse de, borçlu vekilinin ihtiyati tedbir kararına itiraz etmesi, müvekkilinin evine konulan hacizden de haberdar olduğu sonucunu doğurmaz.Borçlunun, icra dosyasında herhangi bir işlem yapmadığı ve borçluya, hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihine göre şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, borçlunun meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
O halde mahkemece, şikayete konu yerin tapu kaydında şikayetçi borçlu yönünden verilmiş bir tahsis kararı yada kurulmuş bir intifa hakkı bulunmadığından, enkaz niteliğindeki taşınır hakkında meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın Dairemizce bu gerekçe ile bozulması gerekirken maddi hataya müsteniden onandığı ve Dairemizin 16.4.2019 tarih ve 2018/6810 E. - 2019/6436 K. sayılı bozma ilamının araştırmaya yönelik olduğu anlaşıldığından, onama ilamının kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir SONUÇ :Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.02.2021 tarih ve 2020/9463 E. - 2021/1136 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borçlu icra mahkemesine başvurusunda, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayetinde bulunmuş, mahkemece istem 27.09.2012 tarihinde meskeniyet iddiasında bulunan taşınmazda menkul haczi esnasında taşınmaz haczinin de öğrenildiğini bu nedenle süresinde olmayan şikayetin reddine karar vermiş, hükmü borçlu vekili temyiz etmiştir. Borçlu tarafça ileri sürülen iddia, niteliği itibari ile şikayet mahiyetinde olup, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca da yedi günlük şikayet süresine tabidir....
Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre de meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı sadece borçluya tanınmış olduğundan davacı T1 davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin karar yerinde olduğundan dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....