Dolayısıyla, borçlu tarafça 08/12/2020 tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edilmesi ile birlikte taşınmaz haczinin bu tarihte öğrenilmiş sayıldığı ancak, meskeniyet şikayeti davasının belirtilen tarihten itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra ( 05/01/2021 tarihinde) açıldığı anlaşılmakta olup, meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir. HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır. Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK‘nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilmiştir....
Diğer taraftan, borçluya İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiye tebliğ edilmediği, borçlunun icra dairesine sunduğu 25/04/2016 havale tarihli dilekçesi ile dosyanın fotokopisini talep ettiği görülmüş olup borçlunun hacizden en erken 25/04/2016 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla, 02/05/2016 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi kapsamında haline münasip ev olduğunu, müvekkili yurt dışında yaşıyor olsa dahi Türkiye’ye geldiğinde kendisi ve 2 oğlu ile birlikte bu taşınmazda ikamet ettiklerini beyan ederek, meskeniyet iddialarının kabulü ile satışın iptaline, taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı borçlunun meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için haczin dayanağını teşkil eden borcun hazcedilmezlik iddiasına konu edilen evin bedelinden doğmamış olmasının şart olarak düzenlendiğini, borcun söz konusu evin bedelinden doğması halinde bu madde hükmünün uygulanamayacağını, bu durumda meskeniyet iddiası ve haczedilmezlik şikayetinin ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece;"Şikayetin Reddine,..." karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; Takibe konu ilamın taraflar arasındaki mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı bir alacağın ilamı olsa da bu durumun taşınmazın bedelinden doğan bir borç olarak nitelendirilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
GEREKÇE: Uyuşmazlık, borçlunun İİK. 82/12 maddesi gereğince haczedilmezlik şikayeti talebine ilişkindir. Sİlifke İcra Dairesinin 2017/5115 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı T3 tarafından borçlu T1 hakkında 06/12/2017 tarihinde genel haciz yoluyla 266.110,82 TL'nin tahsili için takip başlatıldığı, 25/04/2019 tarihinde haciz konulduğu, şikayetin 27/08/2019 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Meskeniyet şikayeti, İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar....
YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın hacizden haberdar olduğu icra dosyasına sunmuş olduğu beyan dilekçesi ile açık olduğunu, haczedilmezlik şikayetinin söz konusu mahkemeye yapılması zorunlu olması ve davacı tarafın 15/03/2021 tarihli dilekçesindeki "meskeniyet iddiasının" görevli mahkemeye yöneltilmemiş olmaması sebebiyle her ne kadar geçerli olmamakla birlikte, davacı tarafın hacizden 15/03/2021 tarihinde haberdar olduğunu gösterdiğini, davacı tarafa usulüne uygun olarak 103 davetiyesinin tebliğ edildiği hususu dikkate alındığında, davacı tarafça haczin öğrenilmesinden itibaren 7 günlük süre içinde haczedilmezlik şikayetinde bulunmaması ve bu sürenin hak düşürücü bir süre olması sebebiyle haczedilmezlik şikayetinin dinlenebilme kabiliyeti bulunmadığını belirterek, davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmesini istemiştir....
Dava icra takibinde davacının haczedilen taşınmazının haline uygun ev olduğu gerekçesiyle haczedilmezlik şikayeti olup, haciz işleminden önce borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunup bulunmayacağının bilinemeyeceği bu nedenle davalı yanca bu taşınmazın haczinin istenmesinde herhangi bir hukuka aykırılık ya da kötü niyet bulunmadığı, öte yandan meskeniyet savına dayalı haczedilmezlik şikayetinin doğrudan icra müdürlüğünce kendiliğince değerlendirilemeyeceği göz önüne alındığında davanın açılmasına davalının neden olduğu söylenemeyeceği açıktır. Bu nedenle Mahkememizce davalı yana vekalet ücreti ve yargılama gideri yüklenmemiştir....
İİK'nın 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun’un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Bu süre haczin öğrenildiği tarihten başlar. Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış veya usule uygun yapılmamış ise borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Borçlu, takip dosyasında kendisine yapılan 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile birlikte aynı davada meskeniyet şikayetinde bulunabileceği gibi tebliğ usulsüzlüğüne ve meskeniyet şikayetine yönelik olarak ayrı ayrı dava açarak talepte bulunması mümkündür. Dava dilekçesi içeriğinde davacının tebliğin usulsüz olduğu iddiasının bulunması halinde Mahkemece bu iddia önsorun olarak incelenmeli, davacının öğrenme tarihine göre usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte davadaki asıl talebin yasal süre içerisinde yapıldığının belirlenmesi halinde asıl talep incelenerek dava karara bağlanmalıdır....
O halde, mahkemece; borçlunun ekonomik ve sosyal durumunun yöntemince araştırılması, meskeniyet şikayetine konu 137 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki zorunlu ipotek meskeniyet iddiasının incelenmesine engel oluşturmadığından bu yöndeki şikayetin esasının incelenmesi, 186 ada 11 parsel, 190 ada 13 parsel ve 205 ada 54 parsel sayılı taşınmazlara yönelik İİK'nun 82/1-4. maddesi uyarınca kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu tarım arazisi iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti yönünden ise borçlunun ziraat ile meşgul olup olmadığının, borçlunun bildirdiği yerler ve diğer ilgili kurumlardan araştırılıp, tereddüde mahal olmayacak şekilde belirlenmesinden sonra, çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir tespit edilip, haciz anında kanunen bakmakla yükümlü oldukları kişilerin kimler olduğu, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların, kendileri ve ailelerinin geçimleri için zaruri olup olmadığı...
Uyuşmazlığın, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesine dayalı tebliğ usulsüzlüğü şikayeti ile İİK'nun 82. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetine ve borca itiraza ilişkin olduğu görüldü. İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Takip dosyasının yapılan incelemesinde; davalı alacaklı Denizbank AŞ tarafından davacı borçlu T1 ile dava dışı borçlular aleyhine 10/01/2022 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, borçlu adına Kemalpaşa Mah. Karacalar Sok....