SONUÇ : Meskeniyet şikayetine konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhinin bulunmasının, taşınmazın cebri icra yoluyla satışını engellemeyeceğinin tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 370. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 35,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 17/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerinde Satış ve Haczin İptali-Meskeniyet İddiası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilecek karar aşağıdaki hususları içermelidir; 1-a)Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları. b)Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri. c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti. ç)İlk derece mahkemesi kararının özeti. d) İleri sürülen istinaf sebepleri....
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme her ne kadar ev üzerinde ipotek olmasının meskeniyet iddasını engelleyeceğini iddia etmişse de ipotek, ev kredisi sebebiyle tesis edildiğini, müvekkillerinin müşterek çocukları ile davaya konu Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, Çamlıca mahallesi, 6301 ada, 6 parselde kayıtlı taşınmazda ikamet ettiklerini, davaya konu taşınmaz; 2016 yılının ağustos ayından beri müvekkillerinin aile birliğini kurdukları, müşterek çocuklarını yetiştirdikleri, tüm yaşam faaliyetlerini sürdürdükleri, yaşantılarına yön verdikleri, ailece acı ve tatlı günleri yaşadıkları, haline münasip evleri olduğunu, ikamet adresleri de işbu davaya konu mesken olduğunu, borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi, borçluya ve aile fertlerine şikayet hakkı tanımakta olup, şikayet edilen alacaklı tarafından haczedilen taşınmazın, meskeniyet nedeniyle haczedilebilmesi mümkün olmadığını, her iki müvekkilin de işbu dava yönünden dava ehliyeti bulunduğunu, somut olayda hem...
Davacı - borçlunun taşınmaz üzerine konulan 12/10/2015 tarihli hacze yönelik de meskeniyet şikayetinde bulunulduğu, Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1073- 2016/523 E.ve K.sayılı ilamı ile meskeniyet şikayetinin kısmen kabulüne karar verildiği, Bu durumda her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz ve bu hacze yönelik açılan meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunulmuş ve karara bağlanmış ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, son hacze yönelik meskeniyet şikayeti İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup, mahkemece şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, istemin kesin hüküm nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. Somut olayda; dava konusu taşınmaz üzerinde, haciz tarihinden önce, 3. Kişi Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. lehine tesis edilmiş ipoteğin bulunduğu, ancak mahkemece bu hususta gerekli araştırmaların yapılmadığı görülmektedir....
takdiri evrakı gönderilmesi üzerine oturduğu meskenin satılmasının talep edildiğini, bunun üzerine dava açtığını, aile konutu olan meskenin haczinin mümkün olmadığını, haciz konulan ve satışı istenilen bu taşınmazdan başka adına kayıtlı taşınmazın bulunmadığı gibi bu taşınmazda oturduğunu, İİK'nın emredici hükümlerine göre "borçlunun haline münasip evi haczedilemez" hükmü gereğince meskeniyet şikayetinin kabulü ile satışın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Değerlendirme 1.Dava; 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi hükmü gereğince ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh kurucu değil açıklayıcı şerh özelliğini taşımaktadır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/03/2022 NUMARASI : 2018/540 ESAS 2022/190 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatına tüm bilgi ve belger okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2013/2559 esas sayılı dosyasından hakkında takip yürütüldüğünü, 13/10/2017 günü aile konutuna fiili haciz ve kıymet takdiri için Antalya 6. İcra Müd'nün 2017/764 talimat sayılı dosyasından gelindiğini, hacze ise kıymet takdiri işlemi ile vakıf olduğunu, hacze gelinen konutun aile konutu olduğunu, haline münasip tek evi olduğunu ileri sürerek haczedilmezlik şikayetinin kabulüne, haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, davacının satıştan haberdar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı bankanın kötü niyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....