WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zira, davaya konu haksız eylem, davacıya ait evin davalı tarafından haksız kullanımı nedeni ile kira gelirinden mahrum kalınmasına (uğranılan maddi zarara) ilişkindir. Kural olarak, mala verilen zararlar nedeniyle manevi tazminat istenilemez. Gerek BK.madde 49 ve gerekse de TMK.nun madde 24'de kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenebileceği öngörülmüştür. Bu düzenlemeler, malvarlığına ilişkin zararları içermez. Öte yandan, taraflar arasında görülen davalar nedeniyle de, davacı tarafın kişilik haklarının zarara uğradığı söylenemez. Karşılıklı açılıp sonuçlanan davaların, hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı gözetilmeden, mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    Bilindiği gbi gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler....

    Ecrimisil ise gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı karşılığı zarardır....

      Davacı taraf dava dilekçesi ile pancar sökme bedeli ve mahrum kalınan kar bedeli ayrımı yapmaksızın 1.000,00 TL alacak talebinde bulunmuş; mahkememizce HMK 31. Kapsamında ki açıklattırmak istenmiş ise de yine taleplerini açıklamadığı görülmekle; dava dilekçesinde pancar sökme bedeli olarak 500,00 TL, mahrum kalınan kar bedeli olarak 500,00 TL kabul edilmiştir. Pancar sökme bedeli davacı tarafça objektif olarak dava tarihinden önce bilinebilir bir alacak kalemi olup; belirsiz alacak olarak talep edilebilmesi mümkün olmadığından; davacının talebinin kısmi dava olduğu, 27/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini arttırdığı görülmekle; ıslah talebi doğrultusunda karar verilmiştir. Davalı her ne kadar ıslah edilen alacak kalemlerine zaman aşımı def-inde bulunmuş ise de; Merzifon 1....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, meraya el atılması nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nun 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." kuralı nazara alınmıştır. Davacı vekili tarafından davalı aleyhine meraya el atma nedeniyle eski hale getirme bedelinin tahsili istemiyle açılan davanın yapılan yargılaması sonucu yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davalının süresinde cevap dilekçesi vermediği anlaşılmaktadır....

      DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ----- markası altında uzun süreli filo araç kiralama işiyle iştigal ettiğini, ------- sigortacısı, davalı------- sevk ve idaresindeki ----- tarihinde müvekkili şirkete ait ve seyir halinde bulunan ---plaka sayılı araca %100 kusurlu olarak sebebiyet verdiği zincirleme kazada çarpmak suretiyle hasara uğrattığını, kaza neticesinde müvekkili araçta ----- hasar meydana geldiğini, davalıların bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu müvekkili firmaya alt aracının rayiç değerinde düşüş yaşandığını, araçta --------- değer kaybı oluştuğunu, kaza nedeniyle müvekkili şirket aracını tamir edildiği süre içerisinde kiraya veremediğini, kazaya karışan müşterisine de bu aracın yerine başka bir araç temin etmek zorunda kaldığını, dolayısıyla, kaza nedeniyle müvekkili firma ticari kazancından mahrum kaldığını, aracın günlük kirasının ------ olduğunu, mahrum kalınan kira kaybından yalnızca davalılardan ----...

        Ecrimisil, haksız işgalcinin mülkiyet sahibine ödemekle yükümlü bulunduğu en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan kâr olan haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil bölünebilir nitelik taşıdığından terekedeki ortaklığı oluşturan her bir ortağın kendi payı oranında ecrimisil istemesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Nitekim gerek yargısal uygulamalar, gerekse öğretide anılan bu ilke kural olarak benimsenmiştir. Hâl böyle olunca; mahkemece işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          , davalının bu haksız davranışı neticesinde müvekkili şirketin imalatçı firmaya ceza ve zarar ödeme riskiyle karşı karşıya bırakıldığını, davalının bahse konu ettiği 6.maddenin davalıya tek taraflı ve keyfi fesih hakkı vermediğini, müvekkili firmanın haksız fesih nedeniyle dava dilekçesinde detaylarıyla belirtmiş olduğu net---- tutarında kardan mahrum kaldığını belirterek, taraflar arasında imzalanan----- tarihli sözleşmenin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğinin tespiti ile bu haksız fesih nedeniyle mahrum kalınan--- net karın işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tazminine, davalı tarafından ödenen --- dava sonunda hükmedilecek tazminat tutarından mahsubuna, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir....

            Ancak kâr kaybının hesabında kiracının benzer nitelikteki bir taşınmazın kiralanması için gereken makul süre tespit edilip, tespit edilen bu süre içindeki kiracının kârının ne olabileceği tespit edilerek mahrum kalınan kârın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bilirkişi marifetiyle benzer nitelikteki bir taşınmazın kiralanması için gerekli sürenin belirlenmesi ve belirlenen bu süre kadar mahrum kalınan gelir kaybı zararının hesaplanması gerekirken sözleşme süresince kâr mahrumiyeti hesaplanması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece,yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalının haklı sebebe dayanmaksızın taraflar arasındaki belirsiz süreli satın alma sözleşmesini haksız olarak fesih ettiği,davacının davalıdan sözleşmede yer alan fesih ihbar süresi olan 3 ay için haksız fesih tazminatı talep edebileceği, davacının mahrum kalınan kar talebi dışında kalan tazminat taleplerinin dayanaklarını dosyaya sunmadığı, mahrum kalınan kar tutarının ise fesih ihbar süresi olan 3 aya ilişkin olan kısmının 18.876,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 17/11/2008 tarihli 1 yıl süreli sözleşme bulunmaktadır. Sözleşmenin 25/2. maddesi sözleşmenin 3 ay önceden feshi bildirilmek suretiyle sonlandırılacağı kararlaştırılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu