Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmaza davalı idarece toprak alınmak ve çöp dökülmek sureti ile fiilen el atıldığı, davacının talebinin müdahalenin önlenmesi, ka'l ve ecrimisile ilişkin olduğu, mahkemece bilirkişi kurulu refakatinde taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazın arz bedelinin ve ayrıca eski hale getirme masraflarının ayrı ayrı hesaplandığı, bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere taşınmazın eski hale getirilmesi için gereken masrafların (18.360,00 TL+12.240,00 TL) toplam 30.600,00 TL'ye tekabül ettiği, el atılan taşınmaz zemin bedelinin ise bu bedelin üstünde (94.719,78 TL) kaldığı, bu duruma göre yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Ancak; -Davalı idarece el atılan taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilirken eski hale getirme bedeli kararda gösterilmiştir. Eski hale getirme bedeli, kararın infazı sırasında belirleneceğinden infazda tereddüt yaratacak şekilde eski hale getirme bedelinin hüküm altına alınması (Y. 5....

Kamulaştırmasız el koyma davalarında; el koymanın önlenmesi talebi yanında eski hale iade veya kâl istemi bulunması durumunda, el konulan taşınmazların niteliği belirlenerek zemin değeri hesaplandıktan sonra bu değer eski hale getirme bedelinden veya kâl istenmesi halinde oluşacak zarardan az ise zemin bedelinin davacıya ödenmesine ve el koyulan bölümün tapusunun iptali ile niteliğine göre idare adına tescil veya terkinine karar verilmesi, zemin değerinin fazla çıkması halinde ise davalı idarenin taşınmaza el koymanın önlenmesine ve hesaplanan eski hale getirme bedelinin de davalı idareden tahsiline ve taşınmaz üzerindeki tesislerin kal’ine karar verilmesi gerekir. Dosyadaki 26.02.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; dava konusu taşınmaz üzerine yapılan yolun dava tarihi itibariyle yapım bedeli 36.202,78 TL olup dava konusu taşınmazın zemin bedeli belirlenmemiş, yolun eski hale getirme bedelinin ise 23.425,32 TL olduğu tespit edilmiştir....

    Bu durumda, taşınmazın el atılan bölümünün ekilebilir ürün gelirine göre zemin bedeli hesaplanarak, eski hale getirme masrafından fazla ise taşınmazın eski hale getirilme bedeline; şayet eski hale getirme masrafı zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan alanın zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile eski hale getirme bedeline hükmedilmesi, 3-Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, 2009 yılında taşınmazın 13.296,35 m²'sinden toprak alınmak suretiyle el atıldığı anlaşıldığından, el atılan alanda el atma tarihinden sonra meydana gelen zararların tespiti ile bedeline hükmedilmesi gerekirken, gerekçesi açıklanmadan daha fazla alanda ve el atma tarihinden önceki 2007 ile 2008 yıllarına ait zarar bedeli hesaplanmak suretiyle fazla bedele hükmedilmesi, 4-Dava konusu taşınmazda bulunan ve verim çağında olmayan 3-4 yaşlarındaki nar...

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, meraya el atılması nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı, kamu düzeni yönünden resen yapılmıştır. Davacı vekili tarafından davalı aleyhine meraya el atma nedeniyle eski hale getirme bedelinin tahsili istemiyle açılan davanın yapılan yargılaması sonucu yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu Kayseri ili Bünyan ilçesi Hazerşah mahallesi 3674 parselin kamu orta malı olarak mera vasfıyla tespit gördüğü ve tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....

      Bu itibarla mahkemece mahallinde keşif yapılarak davalı idareye ait sulama kanalından taşan su nedeniyle taşınmazın kullanılamaz hale geldiğinin tespit edilmesi halinde, el atmanın varlığının kabulü ile el atılan bölümün eski hale getirme ve yer bedeli uzman bilirkişiler marifetiyle ayrı ayrı tespit ettirilerek el konulan bölüm bedeli, eski hale getirme masrafından fazla ise müdahalenin önlenmesi kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet eski hale getirme masrafı zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

        Bu durumda, taşınmaza sadece çukur açılmak suretiyle el atıldığı anlaşıldığından, öncelikle el atılan bölümün yer bedeli tespit edilip, taşınmazda meydana getirilen çukurun eski hale getirme masrafları da belirlenip, eski hale getirme masraflarının, yer bedelinden fazla olması halinde taşınmazın yer bedeline hükmedilip, bu kısımdaki tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline; yer bedelinin fazla olması halinde ise el atmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne, eski hale getirme bedeline ve el atıldığı zaman taşınmaz üzerinde ürün var ise bu ürünün bedeline de hükmedilmesi gerekir. Bu itibarla yukarıda belirlenen yöntem doğrultusunda işlem yapılıp, hüküm oluşturulması gerekirken, men'i müdahale talebinin reddine ve sadece eski hale getirme bedeline hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir....

          Mahkemece, köyde mera alanı haricinde ev yapılacak yerin kalmadığı, köye yakın olan ve köyün içinde bulunan tüm alanların mera vasfını kaybettiği, köyde oturan insanların geçim sıkıntısı nedeni ile şehir merkezinden köye göç eden tarım ve hayvancılıkla uğraşan genç insanlar olduğu, bu insanları evlerinden ve köylerinden çıkarmanın kimseye yarar sağlamayacağı gibi tarım ve hayvancılığın gelişiminde de bir katkısının olmayacağı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava meraya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazlar mera sicilinde kayıtlı oldukları, Mera Kanunu uyarınca meralık vasfının değiştirilmediği anlaşılmakla taraf delilleri toplanıp değerlendirme yapılarak işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

            Ancak; 1) Hüküm altına alınan bedel eski hale getirme değil, taşınmazların zeminine ilişkin bedelleri olduğu halde, hüküm fıkrasında eski hale getirme bedeli olduğunun yazılması, 2) Bedellerine hükmedilen taşınmazların tapularının iptali ile TMK. nun 999....

              Şöyle ki; Dava konusu taşınmazın öncelikle niteliği belirlenip, usulüne uygun oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, arazi niteliğindeki taşınmaz bedelinin gelir metodu esas alınarak; arsa niteliğindeki taşınmaza ise emsal karşılaştırması yapılarak, taşınmazın kamulaştırmasız el konulan bölümünün bedeli ile taşınmazın eski hale getirme bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek, el konulan bölüm bedeli; kal ve eski hale getirme masraflarından fazla ise müdahalenin önlenmesi ve kal kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmeli; şayet kal ve eski hale getirme masrafları zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümlerin davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı adına tapuya kayıt ve tesciline ya da terkinine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, geçersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

                (Muhalif) KARŞI OY 4342 sayılı Yasa'nın 4/1. maddesinde meraların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu açıkça belirtilmiş olmakla birlikte, 6/1. maddesinde ise, "Mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılır." denilmek suretiyle, davacı Bakanlığa meraların tespiti hususunda görev verilmiştir. Yasanın verdiği bu görevin, dava açma yetkisini de kapsaması gerekir. Nitekim davacı Bakanlık, Yasa'nın verdiği görev nedeniyle, dava konusu taşınmazların mera olarak sınırlandırılması talebiyle görülmekte olan davayı açmıştır. Ancak, davacı Bakanlık olmakla birlikte, dava Hazine vekili tarafından açılarak yürütülmüştür. Dava sonunda ise, Mahkemesince, dava konusu taşımazların mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Yani, dava konusu taşınmazların, Bakanlık adına tescili gibi bir durum da söz konusu değildir....

                  UYAP Entegrasyonu