Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Belediyeler sınırları içerisindeki meranın kullanma hakkının sahibi, Devlet ise bu mülkün sahibidir. Meranın sahibi olduğundan özel hukukta meranın aynına ilişkin bir dava Hazine taraf olmadan görülemeyecektir. Hazinenin mera ile ilgili aidiyet, tapu iptal, el atmanın önlenmesi, kâl, sökme, ecrimisil ve tazminat davası açma hakkı olduğu gibi, meraya tevacüz eden veya amaç dışı kullanan belediyenin kendisi ise Hazine mülkiyet sahibi olarak belediyeye karşı da dava açabilecektir....

    Hukuk Dairesi'nin 2018/5522 Esas ve 2019/2789 Karar sayılı kararında kadim mera olmayıp tahsisli mera olan yerler açısından mera vasfının bozulduğundan söz edilemeyeceği ifade edilmiştir....

    Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 1957 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 2632 dönüm yüzölçümündeki 22 parsel sayılı taşınmazın dava dışı gerçek kişi adına tespit gördüğü, davalı Hazine’nin itirazı üzerine Kadastro Mahkemesince anılan parselin mera olarak sınırlandırıldığı, aidiyet belirlemesinin yapılmadığı görülmektedir. Davacı ... Köyünün davayı açmaktaki amacı 22 parselden mera olarak yararlanma hakkının tespitidir. Müdahil davacı ... Kişiliğinin, davaya müdahil olmasındaki kasıtta budur. Davacı ..., Hazineyi hasım göstererek eldeki davayı açmıştır. Asli müdahil ... de Binatlı Köyünü hasım göstererek davaya asli müdahil sıfatıyla katılmıştır. 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan tanıma göre mera: hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bu yerlerde kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olabilir....

      Ancak; dava, mera tahsis kararına itiraz niteliğinde olmasına rağmen, hüküm yerinde mera tespiti denmiş olması, ayrıca, 101 ada 168 sayılı parselin orman niteliğinde olduğu belirlenen bölümü yönünden tahsis kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, parselin tümü yönünden iptaline karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1 numaralı bendi ikinci satırında yer alan “mera tespit kararının iptaline” ibaresi kaldırılarak, 1 numaralı bendi dördüncü satırında yer alan, “alanın” ibaresinden sonra “orman” kelimesinden önce “mera tahsis kararının iptali ile” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.M.U.K.'nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/04/2014 günü oy birliğiyle karar verildi....

        Yaylasının 105 ada 2 sayılı parsel sayısıyla ... köyünün ortak merası olarak tespit edilmesinin yanlış olduğu iddiasıyla tespitin iptali ile ... yaylasının ayrı parsel sayısıyla ... ve ... köylerine aidiyetinin tespiti ile özel siciline kaydına karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi ise, 12/09/2006 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 105 ada 2 sayılı parselin orman sayılan yer olduğu iddiasıyla taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescili isteğiyle dava açmıştır. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 16/04/2007 tarih 2006/231 – 2007/97 sayılı kararla; meranın aidiyeti davasına bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle hem asıl hem de birleşen dosya yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, talep üzerine dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir....

          Mera, yaylak ve kışlaklar hakkında onları koruma ya da sahiplenmeye yönelik dava açma hakkı başka bir kuruma tanınmamıştır. Meraların kuru mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köy ve belediyelere aittir. Meranın mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine, haksız elatmanın giderilmesi ve 4342 sayılı Mera Kanununun 4/4 maddesine dayanarak meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarının tahsilini haksız eylem sahibinden isteyebilir. Bu açıklamaların ışığında somut olaya baktığımızda, taşınmazın mera olduğu tartışmasızdır. Dava konusu 279 ada 76 parselde ilk derece mahkemesince yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda, meranın 82.724,17 m2'lik kısmının kullandığı saptanmıştır. Ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda vasfı bozulan meranın eski hale getirme bedelinin 44.395,49 TL ve elde edilecek hasat geliri 8.200,43 TL olarak belirlenmiştir....

          Köyünde belirtilen parselle ilgili yapılan aplikasyona ilişkin itirazlarının olup olmadığının sorulduğunu, yaptıkları inceleme ile taşınmazların orman olduğunun tespiti üzerine mera komisyonuna itirazda bulunulduğunu, itirazlarının reddine ilişkin kararın 29.03.2004 tarihinde kendilerine tebliğ edildiğini, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek mera tahsis kararının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mera tahsis kararının iptali istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır....

            Bu tespitlerden sonra mahkemece; yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı ve meradan yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek yerel bilirkişiler seçilerek ve tarafların bildirecekleri tanıkları aracılığı ile ziraat bilirkişisinin de bulunduğu yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyeti refakatiyle yerinde keşif yapılarak, Murakabe Heyeti Başkanlığının tek taraflı olarak müşterek merada koruma sahası belirlemesinin kadim ... ortadan kaldırmayacağı ve idari sınırların meranın aidiyetinin belirlenmesinde öneminin olmadığı da göz önüne alınarak, davacı taraftan uyuşmazlık konusu mera alanı sorulup, tespit edilmeli, dava konusu yerdeki parsellerin kadastro çalışmalarındaki niteliği de belirlenerek, dava konusu yerde davalı köy adına mera tahsisi yapılan (bilirkişi raporunda yeşil renkle gösterilen alanlar gibi) yerler hakkında, kesinleşmiş bu tahsis kararlarına göre, tahsis dışındaki yerlerin ise kadastro çalışmalarındaki niteliği de belirlenerek,...

              gösterilmeden alınan raporlara dayalı ve mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut beyanlarına itibar edilerek, taşınmazın öncesi yönünden yöntemince mera araştırması yapılmaksızın hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro tespitinden önce yetkili ve idari merciler tarafından 4753, 5618 ve 4342 sayılı Yasalar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ilgili mercilerden sorulup saptanması, mera tahsis kaydı var ise mera tahsis kaydı ve dayanağı haritaların getirtilip uygulanması suretiyle dava konusu taşınmazın mera tahsis kaydı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, mera tahsis kaydı yok ise kadastro tespit tarihi olan 2006 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihe ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosyanın ikmal edilmesi ve bundan sonra, davada yararı bulunmayan, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, taşınmazın bulunduğu köy ve komşu köy halkından seçilecek...

                Davacı vekili mera komisyon kararı nedeniyle müvekkilinin maliki olduğu taşınmazın bir kısmının mera parseli olduğunu ileri sürerek mera komisyon kararının iptali ile müvekkiline ait taşınmazın mera içerisinden çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davacı vekilinden mera komisyon kararının iptali dışında, mera içerisine aldığını ileri sürdüğü yer ile ilgili tapu iptal ve tescil talebi olup olmadığı açıklatılmalı, bu yönde bir talebin mevcut olması halinde, dava değerinin harç ve kesinlik sınırı yönünden kamu düzeni ile ilgili olduğu, re'sen gözetilmesi gerektiğinden, dava konusu yer ile ilgili taşınmaz başında keşif yapılarak dava değeri belirlenmeli varsa eksik harç tamamlatılmalıdır. 2- ) Husumet yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir....

                UYAP Entegrasyonu