Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

i yapılmadığı için fesih hakkının doğmuş olduğu, yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle 2013 yılı sonu itibariyle sözleşme gereği arsa sahibine ödemesi gerektiği tazminat tutarının... TL olarak hesaplandığı ancak, davacı menfi zararı için somut bir delil sunamadığından menfi zarar talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, Dalaman Noterliği'nin ... tarih ve ... yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, menfi zarara ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

    Menfi tespit davası hakkında dairemizi istikrar kazanan görüşü şu şekildedir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Kanun koyucu zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur....

    Bir an için davacının talebinin kötüniyet şartına bağlı olmayan haksız haciz, haksız ihtiyati haciz vs. nedeniyle maddi tazminat talebi olduğu, BK 49 ve devamı maddeleri çerçevesinde genel hükümlere göre değerlendirilmesi gereken bir tazminat davasının ıslah ile menfi tespit davasının yanına eklendiği düşünülse dahi, bu tür bir maddi tazminat talebinin ıslah ile menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) talebine ve kötüniyet tazminat talebine eklenemeyeceği, çünkü burada özel bir kötüniyet tazminatı (İİK 72/5) düzenlendiğinden genel hükümlere göre açılacak bir tazminat davasının bu davanın konusu olmayıp ayrı bir dava konusu edinmesi gerektiği gözetildiğinde ıslahın geçerli olmadığını, usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla davacının ıslah talebinin reddine karar vermek gerekmiş, ancak davacının ıslah harcı olarak yatırdığı harcın bir kısmı tamamlama harcı olarak kabul edilmek suretiyle dava konusu çekin 22.000,00 TL olduğu ancak dava değerinin dava dilekçesinde 21.380,00 TL olduğu gözetilerek...

      Bir an için davacının talebinin kötüniyet şartına bağlı olmayan haksız haciz, haksız ihtiyati haciz vs. nedeniyle maddi tazminat talebi olduğu, BK 49 ve devamı maddeleri çerçevesinde genel hükümlere göre değerlendirilmesi gereken bir tazminat davasının ıslah ile menfi tespit davasının yanına eklendiği düşünülse dahi, bu tür bir maddi tazminat talebinin ıslah ile menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) talebine ve kötüniyet tazminat talebine eklenemeyeceği, çünkü burada özel bir kötüniyet tazminatı (İİK 72/5) düzenlendiğinden genel hükümlere göre açılacak bir tazminat davasının bu davanın konusu olmayıp ayrı bir dava konusu edinmesi gerektiği gözetildiğinde ıslahın geçerli olmadığını, usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla davacının ıslah talebinin reddine karar vermek gerekmiş, ancak davacının ıslah harcı olarak yatırdığı harcın bir kısmı tamamlama harcı olarak kabul edilmek suretiyle dava konusu çekin 22.000,00 TL olduğu ancak dava değerinin dava dilekçesinde 21.380,00 TL olduğu gözetilerek...

      Kanun metninin kaleme alınış şekli itibarı ile anlatım ve ifade yerleşiminin tam olmadığı görülse de “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” dava açılmadan önce denilmek sureti ile kriter olarak alacak ve tazminat talebi öngörülmüştür. Kanun alacak ve tazminat davası ibaresini bilinçli olarak tercih etmemiş bu tür taleplere ait dava türü ayırt etmeksizin arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. Gerekçeden ve metinden sadece alacak ve tazminat istemli davaların dava şartı arabuluculuk dava şartına bağlandığı sonuç çıkmamakta, alacak ve tazminat istemleri hakkındaki açılacak tüm davaların arabulucuk dava şartına bağlı olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabulucuğa ilişkin anılan düzenlemede yer almamaktadır. İİK.'na tabi menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır....

        Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2020/237-805 E.K sayılı ilamı)....

          Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2020/237-805 E.K sayılı ilamı)....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit, tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av.... geldi. Hazır bulunanın sözlü beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosya kapsamına ve bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm verilmiş bulunmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              diğer temyiz itirazına gelince; Dava, İİK'nın 5. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

                ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

                  UYAP Entegrasyonu