Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davaya konu 2010/177 takip nolu ödeme emirlerinin iptalinin istenilmesi sonucu talep gibi ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın menfi tespit davası olarak kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanmakta olan Mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : Hükmün, 1. paragrafının silinerek yerine, “Davanın Kabulü ile davacılara gönderilen 2000/177 takip nolu ödeme emirlerinin iptaline” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir....

      Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 15 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

      e ödenmesine, 4-Davacıların ödeme emirlerinin iptali taleplerinin reddine, karar verilmiştir. E. Bozma Kararı Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ......

        Hukuk Dairesince; ödeme emirlerinin davacıya 10.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacının işbu davayı 18.03.2016 tarihinde açtığı dikkate alındığında 7 günlük hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle yerel mahkemenin kararı ortadan kaldırılarak davanı reddine karar verilmiştir. IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ: Davacı vekili, 2016/16556 sayılı ödeme emri yönünden davacının 5510 sayılı Yasanın 88. maddesi uyarınca sorumlu olduğundan kararın bozulmasını talep etmiştir. V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME: Dosya kapsamı incelendiğinde, asıl borçlu dava dışı ..., ..., ... Katı Atık Çevre Koruma Birliği borçları nedeniyle kendisine gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan işbu davada, ödeme emirlerinin 10.09.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın 23.09.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....

          Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. Dosya kapsamına göre, davacıya gönderilen ödeme emirlerinin davacıya tebliği tarihi araştırılmamış olup, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı belirlenmemiştir. Yukarıdaki açıklama ve yasal düzenlemeler ışığı altında yapılan değerlendirmede; davanın yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı araştırılarak, şayet süresinde açılmışsa; ödeme emrine konu borçların takibe başlandığı tarihten sonra ödendiği ve bu nedenle takip dosyalarının işlemden kaldırıldığı gözetilerek; davanın konusuz kaldığı gözetilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

            Hukuk Dairesi Dava, menfi tespiti ve ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ödeme emrinin iptali, borçlu olmadığının tespiti, taşınmazı üzerine konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı adına 2016/16506 ve 2016/16505 takip sayılı ödeme emirlerinin gönderildiği, ödeme emirlerinin davacıya 20/09/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının kuruma müracaat ederek ödeme emirlerinin iptalini talep ettiği, kurumun 06/02/2019 tarihli yazısı ile davacının 08/05/2005 tarihinde %49 hisse oranında şirkete ortak olduğu ve 5/10/2005 tarihinde şirket müdürü olarak atandığı gerekçesi ile 2004/12, 2005/1- 8 aylarına ait borcun %49'undan ve şirket müdür olarak atandığı tarihten itibaren 2006,2007,2008,2009 yılı ve 2010/1- 6 aylarına ilişkin borcun tamamından sorumlu olduğu anlaşıldığından gayrimenkulü üzerine haciz şerhi işlendiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır....

              Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, bu davada ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

                Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 15 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

                UYAP Entegrasyonu