Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden, geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır....
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir'' ve aynı Kanun’un 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek yapılan incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21/04/2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde...
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir'' ve aynı Kanun’un 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek yapılan incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21/04/2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde...
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek suça sürüklenen çocuk müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sebeplere yönelik incelemede, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.04.2015 tarih, 2014/10-623 Esas ve 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma “ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak...
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesini ihtirazı kayıtla onaylamış, mülteci tabirinin tanımlanması noktasında tarih ve coğrafi bakımından sınırlandırma getirerek sözleşmeye taraf olmuştur. 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna dair Protokole de, ihtirazi kayıt ve coğrafi sınırlama bakımından yapılan deklarasyon baki kalmak şartıyla katılmıştır. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 61. maddesinde "mülteci" tanımlamasına yer verilmiş, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 88. maddesinde, uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler, karşılıklılık şartından muaf tutulmuştur....
Ancak; 1-Tanık olarak dinlenen ..., oğlu olan suça sürüklenen çocuğun akli dengesinin tam olarak yerinde olmadığını iddia etmesi karşısında; bu hususta bir rahatsızlığı bulunup bulunmadığının ve 5237 sayılı TCK'nın 32. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunu tamamen ya da kısmen kaldıracak biçimde, işlediği suçun hukuki sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli derecede azaltıp azaltmadığı konusunda rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırmayla yazılı biçimde hüküm kurulması, 2-Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuğun 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması ve sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 14.09.2015 gününde...
İhtiyati tedbir şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir.(TC Anayasası m.36, HMK m.33) ihtiyati tedbir istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir. 6100 sayılı HMK'nun 389/1....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle yaralama Hüküm : CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan ..., ... vekili, mağdur ... vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) ... vekilinin temyiz istemi yönünden yapılan incelemede; 6284 sayılı Yasanın 20. maddesinin 2. fıkrasında "...Bakanlık gerekli görmesi halinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idari, cezai, hukuki her türlü davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir." denilmekle, maddenin amacının kasıtlı olarak gerçekleştirilen şiddet veya şiddet tehlikesi halinde mağdur olan koruma altındaki çocukların hukuken haklarının korunması olduğu; somut olayda maddede belirtilen şekilde bir şiddet veya şiddet tehlikesi olmadığı ve bu suretle ... vekilinin hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından; temyiz talebinin...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, davacı vekili tarafından 26.09.2016 havale tarihli dilekçe ile ... Anadolu 10....
Olayda, koruma kurulu kararı uyarınca tescilli eser olarak belirlenen anıtsal yapılar grubunun ortak koruma alanının tespit edildiği, söz konusu koruma alanı içinde kalan davacıya ait taşınmazda yapılacak yapı için sunulan projenin koruma ilke ve esaslarına uygun olmadığı, yapının hangi yükseklik ve taban alanında olursa olsun algılamadaki bütünlüğü ve ileride yapılacak olan bütüncül koruma ve çevre düzenlemesi çalışmalarını engelleyeceği gerekçesiyle uygun görülmediği, her ne kadar imar planında B-5 yapılaşma şartı bulunsa da koruma alanı belirlemesi uyarınca yetkili idarece korumacı yaklaşım esas alınarak imar planında gerekli değişikliklerin yapılması gerektiği, söz konusu değişiklik sonrasında davacı tarafından hazırlanacak projenin yeniden değerlendirilebileceği, diğer taraftan koruma alanındaki diğer parsellerin tamamında yapılaşmanın gerçekleşmiş olmasının davacıya aynı şartlarda yapılaşma hakkı sağlamayacağı da açıktır....