Celbi talep edilen ve davacı yanca birleştirilmesi talep edilen dava dosyasının huzurdaki davada davalı konumunda olan kişi tarafından açılmış menfi tespit davası niteliğinde olduğu; huzurdaki davanın ise sonra açılan itirazın iptali davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit davası ile itirazın iptali davası arasındaki hukuki ilişkinin ortaya konulmasına yönelik Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/19-892 Esas, 2020/305 Karar sayılı ilamında, "...İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır. Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 87-88, 119)....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava açmadan önce müvekkili ödeme yapmış ise de, müvekkilinin dosya borcunu ödeme amacı bulunmadığını, müvekkilinin sadece yapılan ihtiyati haczin durdurulması ve ticari itibarını korumak için İİK 'nın 263. maddesi çerçevesinde teminat olarak ödeme yaptığını, Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m. 72/2- 3) verilmemiş olması sebebiyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edileceğini, (İİK m. 72/6), yani mevcut davaya artık istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, Borçlunun menfi tespit davasında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talep etmemiş olması ya da tedbir talebinin mahkemece reddedilmesi durumunda, menfi tespit davası devam ederken takip konusu borç ödenmişse, menfi tespit davasının artık istirdat davasına dönüşeceğini, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya...
MAHKEMECE: Dava konusunun menfi tespit talebini içerdiği,7155 sayılı kanun ile Türk Ticaret Kanunun eklenen 5/A maddesi uyarınca kanunun lafzi yorumuna göre menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığına ilişkin görüşler bulunmakta ise de, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20....
Söz konusu alacaklara yönelik gerek alacaklılar tarafından, gerek borçlu tarafından konkordato tasdikinden sonra genel hükümler çerçevesinde gerek alacak davası, gerekse menfi tespit davası açılabilir. Açılacak alacak veya menfi tespit davasında yargılama genel hükümlere göre yürütülerek sonuçlanır. Söz konusu davalarda konkordato hükümleri uygulanmaz. Kaldı ki, menfi tespit yada alacak davasına uygulanacak herhangi bir konkordato maddesi de bulunmamaktadır. Alacak ve menfi tespit davası özü itibari ile aynıdır. Zira her iki davada da bir alacağın varlığı yada yokluğu maddi hukuk anlamda kesin hüküm teşkil edecek şekilde belirlenir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nin 2021/132 Esas, 2021/87 sayılı kararı ile 2022/15 Esas, 2022/12 Karar sayılı kararında konkordato sonrası açılan alacak davasında genel hükümlerin uygulanması gerektiğini açıkça belirtmiştir....
Yargıtay içtihatları ve doktrinde eser sözleşmesinden ve eser sözleşmenin bir türü olduğu kabul edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönülmesi nedeniyle uğranılan ve giderilmesi talep edilen olumsuz zararların sınırlı sayıda olmadığı kabul edilmekte; sözleşmenim yapılmasına ilişkin giderler, harçlar, posta giderleri ve noter ücreti de menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulunun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit hukukuna ilişkin davada ... 11. sulh hukuk ve 6. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kaçak su kullanımından kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında abone sözleşmesi bulunmamasına rağmen, kaçak su kullanım nedeniyle menfi tespit isteminde bulunulduğu, kaçak kullanımın Borçlar Kanunun 41. maddesine göre haksız fiil oluşturduğu ve 4077 Sayılı Yasa kapsamında değendirilmediği anlaşılmala, görevli mahkeme tüketici mahkemesi değil, genel mahkemelerdir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankar 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) İSTİNAF KARARININ KARAR TARİHİ : 23/02/2022 YAZIM TARİHİ : ... İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... tarih ve ... Esas, ......
nin 13.02.2020 tarih 2020/85- 454 EK, 04.06.2020 tarih 2020/237- 805 EK sayılı kararları) Yukarıda verilen kararların incelenmesinden anlaşılacağı üzere ticari davalara ilişkin menfi tespit davalarının arabulucuya tabi olmadığı belirtilmiş olup, Dairemizce de her ne kadar daha önceden ticari davalara ilişkin menfi tespit davalarının arabulucuya tabi olduğu belirtilmiş ise de, uygulamada içtihat birliğinin sağlanması amacıyla görüş değişikliğine gidilerek ve Yargıtay 11....
olmadığını, bu nedenle menfi tespite ilişkin bir talep olmaması, gerek mahkeme kararında menfi tespite ilişkin bir hüküm bulunmaması ve gerekse Yargıtay Hukuk Genel kurulu tarafından menfi tespit davasına ilişkin yapılan izahat dikkate alındığında davamızın bir menfi tespit davası olmadığı açık olup bu sebeple davacının haksız davasının reddine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir....
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemede ikame edilen menfi tespit davası tespit davası olup, kesinlikle kısmi de olsa eda davası olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının paranın ödenmesine yönelik alacak veya tazminat talebinde bulunmadığını ve yalnızca borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, menfi tespit davalarının bu yasal düzenlemenin dışında olduğunu ve zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını, davacının alacak veya tazminat talebini içermediğinden menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi tutulamayacağını, davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuken hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir....