Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda, ispat yükü yer değiştirerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11/04/2018 tarihli *** karar sayılı içtihadında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir....

    KARŞI OY YAZISI Dava; menfi tesbit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 23/05/2013 günlü kararıyla onanmış, davacı vekili tarafından karar düzeltme istenmiştir. Dava; Davalılardan ... ile davacının trafikte sıkıştırma nedeniyle tartıştıkları ve davacı tarafından davalı ...'un darp edilerek telefonunun ve arabasının camının kırıldığı, davalıların araç hasarı ile ilgili delil tesbit raporunu ekleyerek 4.732,21 TL maddi tazminat, davalı ... için 20.000 TL, davalı ... için 5.000 TL manevi tazminat istemli ilamsız icra takibi yaptıkları, davacının usulsüz tebligat nedeniyle bu borcu icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı belirtilerek ödediği bedelin istirdadı ve borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkindir....

      Bunun yanında davacı taraf manevi tazminat isteminde de bulunmuş ise de, davacı tarafın bu yöndeki iddialarının soyut olduğu gibi davacı tarafça uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın ispatlanamadığı, davacı tarafın ticari itibarı ve saygınlığını zedeleyici nitelik ve boyutta bulunmadığı, dolayısı ile manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir....

        Mahkemece ıslahla ilave edilen menfi tespit talebi de dikkate alınarak geri alma ve manevi tazminat talebinin reddine, menfi tespit taleplerinin kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Yanlar arasında imzalanan 04.03.2008 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici, davacı iş sahibine ait binanın çatı işleri, dış cephe, ısı yalıtım, şömine, daire işleri, boya işleri ve parke cila işlerini malzeme ve işçilik ile birlikte teknik şartnamede yazılı biçimde yapmayı üstlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde iş bedelinin 29.000,00 TL + KDV olduğu ve götürü bedelli olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır....

          İİK'nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK m. 72/6). Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). 20. Kesinleşmeden icraya konulamayacak istisnai düzenlemelerden biri de İİK'nın 72. maddesinin 4 ve 5. fıkralarında yer alan menfi tespit davasına ilişkindir. 21....

            Dairemizin bozma ilamına uyan mahkemece, davacının menfi tespit ve istirdat talebi yönünden verilen 14/11/2014 tarihli 2014/757-438 sayılı kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının ise, davalı bankanın borç bakiyesini davacı şirkete bildirmeden doğrudan Merkez Bankası'na risk bildiriminde bulunduğu anlaşıldığından manevi tazminat şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, talebin kısmen kabulüyle toplam 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 06/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı,davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....

              Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu senetteki imzanın davacı borçlunun eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davacının davadan sonra icra dosyasına 495,00 TL ödeme yaptığı, ödenen miktar üzerinden davaya istirdat davası olarak devam edildiği, bunun yanında davacının manevi tazminat talebinin kısmen haklı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul,kısmen reddine, davacının takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra tehdidi altında ödenen 495,00 TL'nin davalıdan istirdatına, 1.500,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davanın temelini oluşturan ...9268 Esas sayılı icra dosyasında 02/12/2009 tarihli haciz sırasında ''10.634,03 TL'yi 04/12/2009 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum.'' şeklinde beyanda bulunmuştur....

                Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları zorunlu arabuluculuğa tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzereni de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13.02.2020 tarih ve 2020/ 85- 454 Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde arabuluculuğa tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir. Ancak eldeki davada ödenen paranın istirdadı istemi de bulunmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davası birlikte açılmıştır. Talep tek bir hukuki gerekçeye dayalı olmakla tefriki de mümkün olmayan taleplerdir. Zira istem gerekçesi tektir....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirketin bölge bayisi olarak çalıştıklarını, 725.491 TL siparişe karşılık gelen malların tamamının teslim olunmadığı için 107.916 TL tutarındaki çeklerin bedelsiz kaldığını, davalının buna rağmen çekleri bankaya ibraz ederek icra takibine başladığını iddia ederek 107.916 TL tutarındaki çekler ile borçlu olmadıklarının tespitini, %40 haksız takip tazminatı ile 20.000 TL manevi tazminatın tahsilini, çekler karşılığı ödenen 23.728 TL’nin istirdadını talep ve dava etmiştir....

                  Davacı vekili, 29/03/2013 tarihli dilekçesi ile karşı tarafa toplamda 16.670,40 TL ödeme yaptıklarını, bu nedenle menfi tespit olarak açılmış bulunan davanın istirdat davası olarak devam etmesini talep etmiştir Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, zira davacının haciz ihbarnamelerini öğrenme tarihinin icra mahkemesince 21/12/2012 tarihi olarak tespit edildiğini savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir. Mahkemece, haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulüne uygun olmadığının kabulü halinde dahi, davacı .....'...

                    UYAP Entegrasyonu