İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki tüm beyan ve iddialarını tekrar ederek taraflarına gönderilen icra emrine ilişkin iddialar hususunda mahkemece hiçbir araştırma ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, ancak tebliğ edilen icra emrinin menfi tespit davasında verilen karara uygun düzenlenmediğini, bu nedenle iptali gerektiğini beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile ödeme emri ile icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 16. Maddesine dayalı şikayete ilişkindir. İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2017/17179 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davalı vekilince davacı borçlu ile dava dışı borçlular Kutay Nalbant ve Serkan Tok aleyhine 57.175,00 TL asıl alacağın ferileri ile birlikte tahsili talebi ile ilamsız takip yapıldığı, davacı borçluya ödeme emrinin TK 21/2....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2020 NUMARASI : 2019/389 ESAS - 2020/103 KARAR DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali KARAR : Kahramanmaraş 2. İş Mahkemesi'nin 2019/389 Esas, 2020/103 Karar sayılı ilamının davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Daire önüne gelen dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından müvekkiline 08/10/2019 tarihinde 2001/001264 takip numaralı 00011259 takip kartı numaralı ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin 25/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu ödeme emrinin içeriğine ilişkin borcun 1997- 1998 yıllarındaki prim borçlarına ilişkin olduğunu, bahse konu borcun zamanaşımına uğradığını belirterek bahse konu ödeme emrinin iptalini ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kuruma dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı taraf davaya cevap vermemiştir....
Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olaya gelince: davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlu hakkında onyedi adet 15.198 Euro bedelli ve on iki adet 14.964 USD bedelli muhtelif tarih ve bedelli bonoya dayanarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacı/borçlu tarafından 22.06.2010 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesinde Euro cinsinde düzenlenen bonolarda imzasının bulunmadığı ve usulsüz tebligattan bahisle ödeme emrinin iptali için açılan davanın yanı sıra yine aynı tarihte menfi tespit davası açılmıştır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyarak ilâmında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline, haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece bozma ilamına uyularak ödeme emrinin iptaline dair karar verilmiş ise de; aslen davacı adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması fakat davalı kurumun davacının da sorumlu olduğu düşüncesi ile ödeme emrini davacıya göndermesi ve davacı açısıdan iş bu davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi ve bu ahvalde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ,usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı taraf menfi tespit ile ilgili talep ve dava hakkını saklı tutarak ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. 6100 sayılı H.M.K.'nın 26/1 maddesine aykırı olarak davacının 2014/12520 takip numaralı ödeme emrinin iptali talebi aşılarak, davacının borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'un 438/7.maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle karardaki hüküm kısmının (1.) bendinin; " davacının anılan icra takip konusu sigorta prim borcu bulunmadığının TESPİTİNE," sözcüklerinin silinerek hüküm kısmından çıkartılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle ile karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, ödeme emirlerinin iptaline yönelik davanın kabulüne dair karar verilmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....