WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine ve ödeme emrinin iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince, amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline ilişkin talebin ise yargı yolu caiz olmaması nedine ile usulden reddine karar verilmişitir. Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilinin amme alacaklarının tahsiline ilişkin menfi tespit istemine verilen hükmün hatalı olduğuna ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelemesinde; 6183 sayılı Yasa’nın 79/4.maddesine göre herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır....

Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde 05.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 16.05.2014 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 05.05.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinden itibaren, 7 günlük süre içerisinde davanın açıldığı kabul edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir....

    Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği 2012/10716 takip sayılı ödeme emrinin değişik tarihlerde 3 defa düzenlendiği ve davacıya ayrı ayrı tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu ödeme emirlerinden ikisi 27.2.2012, biri 15.3.2012 tarihinde tebliğ edilmiş dava ise 22.3.2012 tarihinde açılmıştır....

      Mahkemece,davacı şirketin 2003/5 ve 2004/5 aylarına yönelik prim borcuna karşılık gönderilen 19839, 19840, 19841 sayılı ödeme emrinin iptali ile davacının davalı Kuruma 2003/5 ve 2004/5 aylarına ilişkin prim, faiz ve ferilerine ilişkin borçları bulunmadığnıın tasbitine karar vermiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı şirket'in Kuruma olan 2003/5 ve 2004/5 aylarına ait prim aslı, işsizlik sigortası primi, damga vergisi borçları ve gecikme zammı nedeni ile SSK ... Sigorta İl Müdürlüğü'nün 2007/19839, 2007/19840 ve 2007/19841 sayılı takip dosyaları takip yapıldığı, 25.06.2007 tarih ve 090912, 090913 ve 090914 sayılı ödeme emirlerinin davacı şirkete 28.06.2007 tarihinde tebliğ edildiği davanın ise 03.08.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....

        Bölge Adliye Mahkemesince, haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla borç tutarı bulunmadığı anlaşıldığından, menfi tespit isteminin kabulünde hukuka aykırılık görülmediği, ancak, 6183 Sayılı Yasa uyarınca idari işlem niteliğinde olan, ödeme emrinin iptali istemi yönünden, davanın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre Vergi Mahkemelerine görülmesi gerektiğinden yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince ödeme emrinin iptali yönünde karar verilmiş olması yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; ödeme emrinin iptali istemi yönünden, davanın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre Vergi Mahkemelerine görülmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının ödeme emrinin iptali istemi bakımından açtığı davanın 6100 Sayılı HMK un 114/1-b maddesi uyarınca yargı...

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, haczin kaldırılması, borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir....

            Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği 2012/20642, 20643 ve 2013/13943, 13944, 2013/29618 ve 29619 takip sayılı ödeme emirlerinin usulüne uygun bir şekildeğ 14/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 11/08/2014 tarihinde açılmıştır....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, ödeme emirlerinin iptaline yönelik davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece ödeme emrinin iptaline dair karar verilmiş ise de; aslen davacılardan ... adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması fakat davalı Kurumun davacının da sorumlu olduğu düşüncesi ile ödeme emrini davacıya göndermesi ve davacı açısından, iş bu davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi ve bu ahvalde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi ,usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                Ödeme emirlerinin iptali ve yeniden ödeme emri düzenlenerek tebliğe çıkarılmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu