Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, dava konusu çek altındaki keşideci imzasının davacı şirkete ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasıdır. Davalı vekili, müvekkilinin çeki ciro yoluyla aldığını, bankaya ibrazında keşideci imzasının sahte olması sebebiyle çekin iade edildiğini, çekin müvekkili uhdesinde bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı tarafça çek altındaki imzanın davacı şirkete ait olmadığının kabul edildiği, davacının tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ...-... tarafından davalı ... Factoring A.Ş. ve dava dışı diğer davalılar aleyhine, bedelsiz kaldığı iddia edilen üç adet senedin iadesi ve tedbir istemiyle ... 6....

      Menfi tesbit davalarının arabuluculağa tabi olup olmadığı konusunda uygulamada farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.06.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/03/2021 NUMARASI : 2019/645 ESAS VE 2021/41 KARAR DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Kuşadası 2....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın menfi tespit davasının kabulüne, tazminat ve takibin iptaline yönelik davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.09.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

          Başka bir deyişle, davacı açısından menfi tespite ilişkin, davalı açısından ise, eda davasının hukuki sonuçlarının doğuracak nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bütün bu nedenlerle, menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK'nun 5. maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır....

          Diğer yandan, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi de tazminat konusunda; “...Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir...” şeklinde düzenlenme ihtiva etmektedir. Şu halde, yukarıdaki yasal mevzuat ışığında dosyanın esasına girilip tarafların haklılık durumları belirlenerek sonucuna göre tazminat, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekalet ücreti konusunda bir karar verilmesi gerekir. Diğer yandan, konusu kalmayan dava hakkında davanın reddine değil, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekir. Yerel mahkemece, tarafların haklılık durumları tespit edilmeden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, ayrıca davacı yanın tazminat istemi hususunda herhangi bir karar verilmemesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

            Hukuk Dairesi’nin 2019/1998 esas ve 2019/2013 karar sayılı kararında, menfi tespit davasının HMK'nın 106 maddesi uyarınca tespit davası niteliğinde olduğu, dava sonucunda borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde bu hususta tespit hükmüne yer verileceği, menfi tespit davaları sonucunda verilecek kararlar eda hükmü içermeyeceğinden menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvurma zorunluluğu bulunmadığından bahisle istinaf başvurusunun esastan kabulü ile Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/71 esas ve 2019/107 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği, Yine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1086 esas ve 2019/1150 karar sayılı kararında da benzer şekilde karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19....

              UYAP Entegrasyonu