"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, Finansal kiralama Sözleşmesi’nden kaynaklanan menfi tespit davası ile satılan taşınmazın aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde ... değerinin faiziyle tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı mahkemesi olan İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu belirterek yetki ilk itirazında bulunmuş, esastan da davanın reddini istemiştir. Mahkemece yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde istek halinde dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince lehlerine verilen maktu vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir....
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, menfi tesbit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş.'...
Dosya kapsamından, davacı tarafından uyuşmazlık konusu 7.000,00 TL. olan çek nedeniyle çekin iadesi ile birlikte menfi tespit davası açıldığı ve bu değer üzerinden dava harcının yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda 7.000,00 TL olan miktarın dava tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırı olan 7.080,00 TL’nin altında olması nedeniyle uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Beyoğlu 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi...
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). 19. İİK'nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK m. 72/6). Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan, İİK 72/3. maddesindeki özel düzenlemeye göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir istenmesi halinde icra takibinin durdurulması kararı verilemeyeceğinden, ilk derece Mahkemesinin takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine dair ara kararı yasal düzenlemeye uygun bulunmuştur....
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan, İİK 72/3. maddesindeki özel düzenlemeye göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir istenmesi halinde icra takibinin durdurulması kararı verilemeyeceğinden, ilk derece Mahkemesinin takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine dair ara kararı yasal düzenlemeye uygun bulunmuştur....
DELİLLER VE GEREKÇE: Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. Huzurda görülen dava menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır....
Birleşen davanın davacısı ... vekili de aynı iddialarla menfi tespit, istirdat ve tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı banka vekili, davacıların doğrudan gelir desteği ödemesinden yapılan tahsilatların iadesi talepli davalar açtığını, bu davalar kabul edilince müvekkili bankanın evvelce tahsil ettiği tutarları iade ettiğini, bu nedenle takibe devam edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davaların reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi kurulu raporlarına göre davacıların halen davalı bankaya borçlu olduğu gerekçeleri ile asıl davanın ve birleşen davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlunun dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktar varsa saptanıp buna göre hüküm kurulmalıdır....
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır....
Şti dava konusu ticari satımdan kaynaklı menfi tespit davası olduğunu, müvekkil bankanın menfi tespit davasında iyi niyetli 3....