Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davacı tarafından aynı hukuksal nedenlere dayanılarak açılan menfi tespit davasının reddedildiği ve derecattan geçerek kesinleştiği, davacı tarafça menfi tespit davasında ve eldeki davada fotokopileri sunulan 27.06.2008 ve 19.03.2010 tarihli evrakların asılları olduğu iddia edilen belgelerin ancak menfi tespit davasında yargılamanın iadesi sebebi olabileceği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre;davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.90 TL. bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 07/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinin oğlunun reşit olması nedeniyle 47 aylık fazla ödenen nafaka bedelinin iadesi talebiyle açılan menfi tesbit istemli olup, mahkemece; dava konusunun ilamlı icra takibine itiraz niteliğinde olduğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür. Davada, nafaka borcunun bulunmadığının tesbiti ile ödediği nafaka bedelinin iadesi talep edilmektedir.Borcun TMK'nun 327.vd. maddelerinde belirtilen iştirak nafakasından kaynaklandığı ve dolayısı ile "Aile Hukukuna" ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır....

      Davacı vekili bu senedin sözleşme kapsamında verildiğini ve kaporaya ilişkin olduğunu ve sözleşmeninde yerine getirilmediğini öne sürmüştür. Kambiyo senetleri illeten mücerret senetlerdir. Yani senet temelinde ayrıca bir Hukuki ilişkinin olması gerekemdiği gibi böyle bir Hukuki bir ilişki olsa dahi borcun doğumu için bu Hukuki ilişkinin ispatı gerekli değildir. Bir senedin böyle bir Hukuki ilişki temelinde verildiği iddia edildiğinde bunun ya senet metninden anlaşılması yada ayrı bir yazılı delil ile ispat edilmesi gereklidir. Somut olay bu kapsamda incelendiğinde senet metninde buna ilişkin bir ibare olmadığı gibi senedin bağlantılı olduğu iddia edilen sözleşmedeki tarih ve bedel ile senet metnindeki tarih ve bedel kısımları da uyumlu değildir. Bu hususlar dikkate alındığında senedin bahsi geçen sözleşme kapsamında verildiği hususu ispatlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, davacı tarafından davalı aleyhine borçlu olmadığının tespiti talebi ile açılan menfi tespit davası olduğu ancak kesinleşmiş mahkeme ilamlarına dayalı icra takipleri üzerine kural olarak menfi tespit ve istirdat davasının açılamayacağı, taraflar arasında kesin hüküm oluşturan ilamın yanlışlığının ancak yargılamanın iadesi yolu ile giderilebileceği, kesinleşmiş ilamların yanlışlığının menfi tespit davası ile ileri sürülemeyeceği, istirdat davasının ise ancak ilamdan sonra gerçekleşen olaylara ve hukuki nedenlere dayanılarak ileri sürülebileceği, aksi halin kabulünün HMK'nın 303. maddesinde düzenlenen maddi anlamda kesin hükme aykırılık teşkil edeceği, davacı iddialarının bu aşamadan sonra takip hukukuyla ilgili olabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir....

          Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının davaya konu çeklerin bedelinin ödenmesinin kendisinden istendiğini ileri sürmediği gibi, davayı açmakta hukuki yararı olduğunu da kanıtlayamadığı, bu nedenle icra takibinden önce menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatı bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya sipariş ettiği mallara karşılık 10 adet çeki avans olarak verdiğini, ancak davalının mal teslim etmediğini, çeklerden 3' ünü iade etmiş ise de, kalan çekleri iade etmediğini ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuş olup, kendisine iade edilen 3 çek yönünden dava açmakta hukuki yararı yoksa da, halen iade edilmediği ileri sürülen 7 adet çekle ilgili olarak İİK' nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğunun kabulü gerekir....

            nın borcu için şirketi ve kendi adına keşide ederek ... ...'a verildiğini, senedin onun adına vekaleten hareket eden yeğeni tarafından icraya konulduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davacı tarafça dava konusu bononun akaryakıt karşılığı düzenlediğinin ileri sürüldüğünü, bononun bedel kaybı bölümünün boş bulunduğunu, bu nedenle bononun mal karşılığı verildiği ve müvekkillerinin dolandırıldığı hususlarının yazılı delillerle ispatlanması gerektiğini, davalının bononun bedel kaydına ilişkin savunmasının bono talili anlamına gelmeyeceğini, bonodaki sözleşme/imza ilişkisinin sabit olduğunu belirterek ispat edilemeyen davanın reddine karar vermiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava kambiyo senedinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası ile açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Senede karşı bedelsizlik iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Davacı bedelsizlik iddiasını yazılı belge ile kanıtlayamamıştır....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/230 Esas KARAR NO : 2021/699 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİH İ : 24/06/2020 KARAR TARİHİ : 02/11/2021 Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı tarafından mahkememize verilen dilekçede özetle: Kendisinin oğlu ile birlikte davalıya ait ... ... Ltd. Şti'de ... ile ... tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştıklarını, davalıdan 2.340,00.-TL alacaklı olduğunu, bu arada kendisinin aracına 4 adet lastik almak istediğini, davalının kendisini ... Oto Lastik'e yönlendirdiğini, 1.000,00.-TL bedel ile ve 4 eşit taksitle lastik aldığını ve 200,00.-TL sini lastikciye peşin olarak ödediğini, 800,00.-TL borcu kaldığını ancak başlangıçta lastikçinin kendisine 1.000,00.-TL bedelli senet imzalattığını, bilahare davalı ...'den olan 2.340,00.-TL alacağın 700,00....

                a verildiğini, bunun karşılığında müvekkilinin eşine miras payı dışında, ..... m2 arazi ve takip konusu senedin verildiğini, davacıya verilen evin değerinin yüksek olmasından dolayı aradaki bedel farkından dolayı senedin verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, takip konusu senedin davalının eşinin davacı İ.. K..'a vermeyi taahhüt ettiği evdeki miras hissesi nedeniyle oluşan bedel farkının karşılığı verildiği, davacının senedin teminat senedi olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, ihdas nedeni nakden düzenlenmiş bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı, ...tarihli celsede '' Bana 20 dönüm yer verilecekti ancak ...m2 yer verildi, kalan kısım alacağım vardır. Ben senedi kayınbabamdan miras kalan 20 dönüm tarla vereceklerdi, ancak eksik verdiler, evi de başkasının üzerine devrettiler'' şeklinde beyanda bulunmuştur....

                  Sayılı 25.06.2014 tarihli kararında da belirtildiği gibi, davacı işe girerken kendisinden teminat amaçlı olarak alınan boş senedin doldurulup icraya konulduğunu ve borçsuz olduğunun tespitini talep ettiğinde mahkemece yapılacak iş senet aslı getirtilerek ödeyecek kısmında yazılı davacının adı, soyadı ve imzasında kullanılan kalem ile senedin üst kısmında yazılı tediye tarihi, borç miktarı, tarih, ödeme tarihi ve bedel ile tarih yazılarının aynı kalemle yazılıp yazılmadığının ve davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti olduğunu, mahkeme tarafından böyle bir inceleme yapılmadığını, davalının müvekkilin işvereni olmamasının sonucu değiştirmediğini, zira davalının müvekkilin işvereni ile birlikte hareket eden üçüncü kişi olduğunu, Ayrıca söz konusu bononun bedel kısmında önce kurşun kalem ile çeşitli rakamların yazıldığı, daha sonra o bedelin silinerek başka bir bedel yazıldığının görüldüğünü, zira müvekkilin işvereninin zaman zaman bu bononun bedel kısmını kurşun kalem doldurup...

                  Ayrıca belirtilmelidir ki, 506 sayılı Yasanın 84 ve 5510 sayılı Yasanın 89’uncu maddesine dayalı olarak haczin kapsamı dışında ve yersiz tahsil edildiği tespit edilen primlerin iadesi ve istirdadını talep etmeye engel bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan hususlar çerçevesinde, mahkemece haciz bildirgesi kapsamının irdelenmesi ile kesinleşen ödeme emirleri tespit edilmeli, dışarıdan müdür olarak atandığı anlaşılan davacının 506 sayılı Yasanın 80. ve 5510 sayılı Yasanın 88. Maddeleri çerçevesinde sorumlu tutulması gereken dönemler ile birlikte haciz kapsamı ve kesinleşme durumlarına göre, davacının, dava tarihi itibari ile sorumlu olduğu tutar net olarak belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre davacıdan yersiz kesinti yapılıp yapılmadığı hususu netlikle belirlendikten sonra bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                    UYAP Entegrasyonu