Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, asıl borçlu ve davacı kefil hakkında ayrı ayrı yapılan icra takiplerinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla işleme konulduğunu, asıl borçludan yapılan tahsilatların dosya borcundan düşüleceğinin açık olması karşısında menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının kefil hakkında ilamsız icra takibi yapılmasına engel teşkil etmediğini belirterek, davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, kefilin kefalet limiti dahilinde kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle borcun 48.075 TL olarak hesaplandığı, kefalet limitinin ise 55.000....

    TBK'nun 195. maddesinde; " Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur. Borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmedikçe, diğer taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyemez. Borçlu, borcundan kurtarılmamışsa, diğer taraftan güvence isteyebilir. Aynı kanunun 196. maddesinde "Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir. Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır." düzenlemeleri bulunmaktadır....

      Buna göre önceki uygulamalardaki gibi %10 artırım ve iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranının uygulanmasının gerekmekte ise de; anılan ilkeler gözetilmeksizin yapılan gerçek zarar hesabının sonuca etkili görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İşçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanmakta, bilinmeyen dönemdeki kazancı ise; önceki uygulamalarda yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulmakta idi. Tazminatların peşin olarak hesaplanması, buna karşılık gelirin taksit taksit elde edilmesi, bu nedenle peşin belirlenen tazminatın her taksitte ödenen kısmın bakiyesinden faiz geliri elde edileceğinden sermayeye ekleneceği nazara alınarak, tazminata esas gelire artırım ve iskonto uygulanmaktadır. Peşin sermayeden elde edilecek yarar reel faiz kadardır. Buna göre önceki uygulamalardaki gibi %10 artırım ve iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranı uygulanmalıdır....

          Buna göre önceki uygulamalardaki gibi %10 artırım ve iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranının uygulanması gerektiğinin sonuca etkili görülmemesine göre davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30/12/2013 gün ve 2011/368 - 2013/376 sayılı kararı bozan Daire'nin 10/02/2015 gün ve 2014/3906 - 2015/1627 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 17.06.2011 tarihli genel kurul toplantısında sermaye artırım kararı alındığını, bu kararın müvekkilinin hisse değerinin düşürülmesine yönelik olduğunu, şirketin mal varlığının muvazaalı işlemler ile eski ortaklara devredildiğini, sermaye artırılmasını gerektirir bir durumun söz konusu olmadığını ileri sürerek, 17/06/2011 tarihli genel kurulda sermaye artırılmasına ilişkin kararın iptalini talep ve dava etmiştir....

              Gıda'nın genel kurula katılmasında ve oy kullanmasında herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı, sermaye artırım kararına ilişkin olarak Şirket'in TTK m. 376 hükmü uyarınca borca batık olmadığı; hatta Tebliğ hükümleri uyarınca 2021 öz kaynaklarının 5.868.412,69 TL değerinde olduğu; şirketin nakit akışı incelendiğinde Şirket'in artırılan sermayeye ya da en azından bu sermayenin tek seferde ödenmesine ihtiyaç duymadığı tespit edildiğinden, dava konusu sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptal edilebilir olduğu, dava konusu yönetim kurulu kararında, pay sahiplerinin rüçhan haklarını kullanabilmeleri için tanınan sürenin yetersiz olarak kabul edilmesi halinde sermaye artırımına dair genel kurul kararının iptaline hükmedilebileceği; bunun dışında söz konusu yönetim kurulu kararına ilişkin başkaca hukuka aykırılık tespit edilme ancak genel kurulda alınan sermaye artırım kararının herhangi bir nedenle geçersiz olduğu sonucuna varılırsa, bu karara dayalı olarak...

                Maddesinden Kaynaklanan Menfi Tespit KARAR : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.11.2018 tarih ve 2016/624 Esas, 2018/284 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü....

                "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlık, sermaye piyasası araçlar alım satımına ilişkin aracılık sözleşmesinden kaynaklanmasına, davanın itirazın iptali ya da menfi tespit biçiminde açılmamış olmasına göre dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 10.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/275 Esas KARAR NO : 2022/726 DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 12/04/2022 KARAR TARİHİ : 26/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, müvekkiline tahsis edilecek dairenin inşaattaki usulsüzlükler nedeniyle yıkıldığını, müvekkiline daire tesliminin çok uzun zaman sonra yapıldığını buna rağmen müvekkili aleyhine haksız şekilde borç çıkarıldığını buna dair ihtarname gönderildiğini müvekkilinin ihraç ile karşı karşı olduğunu belirtmiş borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu