Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 77-82.maddelerinde) göre sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. 22.02.1991 gün, 1990/1 E.- 1991/1 K.sayılı YİBK'nda da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. ....... Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi; dava tarihinden önce yapılan imalatlar nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu imalatın yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez....

    Mahkemece, taşınmazın kadastro tespiti ile orman sınırı içinde kaldığı, mülkiyetinin tespit öncesi ve sonrasında da hukuken davacı yanda bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, iadesi talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Türk Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 77. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir....

      Davacılar dava dilekçesinde bonolardaki imzaların kendilerine ait olmadığını savunmuş ve sahtecilik iddiasına dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece davaya konu bonoların davanın açıldığı tarih itibarıyla TTK 690 maddesi yollamasıyla TTK 661. maddesine göre 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, yine BK 66. maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bir yıllık dava açma zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK 25. maddesi uyarınca hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Yine HMK 141. maddesi uyarınca iddia ve savunmanın genişletilmesi veya genişletilmesi karşı tarafın açık muvaffakatı olmaksızın yapılamaz. Bu nedenle mahkemece davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülmeyen nedenlerin gerekçe yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....

        Dolayasıyla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer yandan sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (818 sayılı BK)’nun konuya ilişkin 61 ve devamı maddelerindeki (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (Benzer hüküm 6098 sayılı TBK)’nun m. 77 vd.yer almıştır.) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Bu genel açıklamadan sonra sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesi için aranan şartların açıklanmasında yarar görülmüştür....

          Taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde ise hamil keşideciye karşı dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak talebinde bulunabilir. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalılardan .... Giyim San. Tic. Ltd. Şti., çeke ciro yoluyla hamil olduğundan anılan yasa hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacı keşideciden alacak talebinde bulunabilir. Böyle bir durumda sebepsiz zenginleşmediğinin keşideci tarafından kanıtlanması gerekir. Öte yandan, hamilin senedi bile bile borçlunun zararına hareket ederek kötü niyetle iktisap ettiği iddiasının da TTK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca keşideci tarafından ispatlanması gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulduğundan, hükmün davalı .... Giyim San. Tic. Ltd....

            Bu nedenle davacı yan takip sebebine bağlı olarak sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı olarak ancak akdi ilişkisi olduğunu beyan ettiği şirketten talepte bulunabileceğinden davalı hakkında sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı takip yapması hukuken mümkün görünmediğinden davanın bu nedenle reddi gerekmektedir. H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 355 ....

              Davalı asil, davacı tarafından haciz ihbarnamelerine itiraz edilmediğini veya menfi tespit davası açılmadığını, dava konusu miktarın, kendisinin bir talimatı olmadan davacı tarafından icra dosyasına ödendiğini, kendisine yapılan bir ödeme olmadığından zenginleştiğinin söylenemeyeceğini, ayrıca aleyhine yapılan icra dosyası nedeniyle borcunun bulunmadığını, bu nedenle dava dışı alacaklı aleyhine açtığı menfi tespit davasının derdest olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir....

                Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen menfi tesbit davasında aldırılan bilirkişi raporu ile, davalının adına yapılan ödemeyi şirket hesabına aktarmayarak sebepsiz zenginleştiğinin belirlendiğinden bahisle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizin 11.04.2012 gün ve 2011/22295 E. 2012/9863 K sayılı ilamıyla; “...Dava, BK’ nun 61.maddesi hükmü gereğince sebepsiz zenginleşme sonucu ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir. Davalı ödemenin bir borcun tediyesi için yapıldığını, şirket borcuna karşılık bir ödemenin tediyesi için yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre “... 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2008 tarih 2007/108 esas, 2008/272 sayılı kararında şirket borcunu ödemek üzere davacı tarafından davalıya ciro edilip verilmesine karşılık bu çeklerin davalı defterine kayıt edilmediği tespit edilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

                  Bu nedenle sebepsiz zenginleşme davasının borçluya karşı açılması gerekir.'' şeklinde belirtildiği üzere; sebepsiz zenginleşme davasının borçluya karşı açılması gerektiğini,bu davanın alacaklıya karşı açılmasının telafisi imkansız hak kayıplarına yol açacağı ve mevcut İİK prosedürüne uygun olmadığını, gerçek bir alacağa dayalı olarak İİK'dan ve TTK'dan doğan müracaat haklarını kullanan, bu esnada davacı 3.kişinin İstihkak İddiasına maruz kalan, ancak bu hususta İcra Mahkemesinin vermiş olduğu takibin devamı yönündeki karara istinaden alacağını tahsil eden alacaklının, icra dosyasını tahsil ettiği, icra dosyasındaki tüm hacizlerin kaldırılarak dosyanın infazen kapatıldığı bir aşamadan sonra işbu sebepsiz zenginleşme davasına maruz kalmasının İİK'ya açıkça aykırı olduğunu, açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,esas açısından da davanın reddi gerektiğini,haklı bir...

                    Bu nedenle sebepsiz zenginleşme davasının borçluya karşı açılması gerekir.'' şeklinde belirtildiği üzere; sebepsiz zenginleşme davasının borçluya karşı açılması gerektiğini,bu davanın alacaklıya karşı açılmasının telafisi imkansız hak kayıplarına yol açacağı ve mevcut İİK prosedürüne uygun olmadığını, gerçek bir alacağa dayalı olarak İİK'dan ve TTK'dan doğan müracaat haklarını kullanan, bu esnada davacı 3.kişinin İstihkak İddiasına maruz kalan, ancak bu hususta İcra Mahkemesinin vermiş olduğu takibin devamı yönündeki karara istinaden alacağını tahsil eden alacaklının, icra dosyasını tahsil ettiği, icra dosyasındaki tüm hacizlerin kaldırılarak dosyanın infazen kapatıldığı bir aşamadan sonra işbu sebepsiz zenginleşme davasına maruz kalmasının İİK'ya açıkça aykırı olduğunu, açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,esas açısından da davanın reddi gerektiğini,haklı bir...

                    UYAP Entegrasyonu