Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'ya göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak HUMK’nın 8. maddesi II. bendine göre, “Dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, HUMK’nın 8. maddesi II. bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları sulh hukuk mahkemesinde görülür. Diğer istemlerde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir....
Somut olayda davacı adi kira ve hasılat kiralarına ait başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı, davalı ile aralarında kira ilişkisinin bulunmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açmış olup, davalı tarafından taraflar arasında kira ilişkisinin olduğu ispat edilemediğinden davanın kabulü yönünden kurulan hüküm ve gerekçesi doğru olmuştur. Ancak İİK'nın 72/5. maddesi " ... Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde taraflardan gelen olmadı. İncelemeye evrak üzerinden devam edildi. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....
Davalı kiralayan tarafından takip başlatıldığı, davacının kira borcunu ödediği iddiasıyla menfi tespit davası açtığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi sebebiyle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davalının istinaf yoluna başvurmadığı dikkate alınarak sadece kötüniyet tazminatı ile ilgili değerlendirme yapılması gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı ile davalı arasında 01/01/2007 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi olduğu, yıllık kira bedelinin 650,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince kira sözleşmesi ve TBK hükümleri dikkate alınarak davacının her yıl ödemesi gereken kira bedellerinin tespiti sağlandıktan sonra davacının ödediğini ispatladığı kira bedellerinin mahsubu ile davalının kira alacağının bulunup bulunmadığı tespit edilmesi gerekirdi....
Asliye Hukuk Mahkemesince, kira sözleşmesine dayalı tespit davası ile birlikte açılmış tazminat davası olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de, kira sözleşmesine dayalı tespit davası ile birlikte açılan tazminat davası olmadığı gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. HUMK’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara..." dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Ancak, anılan maddeye göre Sulh Hukuk mahkemesinin görevli olduğunun kabulü, için ortada geçerli bir kira sözleşmesinin varlığı ve bu sözleşmenin kanunda öngörülen nedenlerden ötürü feshi ile tahliye istenmesi gerekmektedir....
karşılık düzenlendiği iddia edilen bononun tahsili için keşideciler aleyhine takip yapıldığından davalıların ve davacı T3 kira sözleşmesinin tarafı olmadığı, davacı T1’nın da bonoyu kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu beyan etmiş olması nazara alındığında, kambiyo senedine dayalı olarak yapılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin uyuşmazlığın kira sözleşmesine dayanmadığı görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat, asıl davanın bir kısım davalıları tarafından açılan ve birleştirilen menfi tespit. ... tarafından açılan ve birleştirilen satış vaadine dayalı tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06.05.2014 gün ve 2014/467 Esas, 2014/5835 Karar sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ... Pur vekili ve davalılar ... v.d. tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, ... tarafından açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, birleştirilen dava, asıl davanın bir kısım davalıları tarafından ..., ... ve ... aleyhine açılan menfi tespit ve diğer birleştirilen dava ......
Mahkemece; davacılar her ne kadar menfi tespit istemine dayalı olarak işbu davayı açmış ise de, takip konusu borcun davacı ...'e ait satışa çıkartılan taşınmazın ...'e ihale edildiği ve satışın 29/05/2012 tarihinde kesinleştiği böylece takip konusu borcun ödendiği, davanın ise borcun ödenmesinden sonra açıldığı, dolayısıyla açılan davada hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2023/889 ESAS DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Antalya 6....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit .K.. A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözlü kira sözleşmesine dayanılarak ödenmeyen kira bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan takipte borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 06.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....