"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasında ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ..... Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Asliye hukuk mahkemesince uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve kat mülkiyetinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'ya göre alacak ve menfi tespit davalarında görev, dava değerine göre belirlenir....
Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....
Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde; Dairenin 17.11.2016 tarihli bozma ilamında, davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin sadece İİK 361 maddesi kapsamında kalan alacak yönünden dava açmakta hukuki yarar bulunup bulunmadığı bozmaya konu edilmiş, menfi tespit davası ile icra müdürlüğünün kabulünde bulunmayan istirdat bölümü yönünden Dairece bir karar verilmemiştir. Bu halde Dairenin 17.11.2016 tarihli bozma ilamının davalı yönünden, tüm davaya yönelik olmak üzere usule ilişkin kazanılmış hak oluşturması mümkün değildir. Nitekim, davacı takip dosyası dayanağı 08.10.2003 tarihli protokolün, davacı şirketten mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak düzenlendiğini iddia ederek bu belgeye dayalı takip yönünden menfi tespit davasını açmış olup derdest menfi tespit davasının İİK 361. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi mümkün değildir. Bu durumda menfi tespit davası açmakta, davacının elbetteki hukuki yararı bulunmaktadır....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, mahkemece verilen hükümde istirdat yönünden hüküm kurulurken menfi tespit yönünden hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılması talep edilmiş, İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından ise, istirdat davalarında öngörülen bir yıllık sürenin geçtiği, davacının müteselsil kefil olduğunu, bir kısım takiplerin kapatıldığını, bir kısım takiplerin ise devam ettiğini, müteselsil kefil olmaları nedeniyle davacının tüm borçlardan sorumlu olduğunu, ödenen miktarın davacıdan tahsil edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edildiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kefalet nedeni ile fazladan ödendiği iddia edilen bedelin istirdadı ve menfi tespit davasıdır....
Tüketici Mahkemesinin 2019/718 esas, 2021/283 karar sayılı, 01.07.2021 tarihli ilamına dayalı olarak ilamlı takip başlatıldığını, ancak takip dayanağı ilamın menfi tespit davasına ilişkin olduğunu ve bu ilamların kesinleşmeden icra edilemeyeceğini, asıl hükmün ferisi niteliğindeki yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin de aynı şekilde kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın menfi tespit değil istirdat davası olduğunu, istirdata ilişkin davaların icra edilebilmesi için ilamın kesinleşmesinin şart olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
GEREKÇE : Talep, icra takibine konu edilen kambiyo senedinin (bononun) bedelsizliği nedeniyle borçlu olunmadığının (menfi tespit) tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır....
Davacı vekili 16.10.2007 tarihli duruşmada da; çek bedelinin ... icra Müdürlüğünün 2004/1730 esasındaki icra takibi nedeniyle ödenmesi üzerine davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiş, mahkemece çekin iptaline yönelik davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi, menfi tesbit isteminin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava menfi tesbit davası olarak açılmış, yargılama sırasında İcra İflas Kanununun 72/6 maddesi uyarınca istirdada dönüşmüştür. İİK'nun 72/6 maddesine göre menfi tesbit davasının açılmasından sonra borç ödenmiş ise, ıslaha gerek olmaksızın davacının talebi üzerine davaya istirdat davası olarak devam olunur....
Esas sayılı dosyada menfi tespit talepli dava açıldığını davanın kabulüne karar verildiğinden bahisle icra dosyasına icra baskısı ile ödeme yaptığından bahisle istirdat talep edilmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile davacının ödemeyi *** tarihinde yaptığından bahisle hak düşürücü süre sebebiyle davanın reddini dilemiştir. Bilindiği üzere; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması sonucu kesinleşen icra takibi ile; menfi tespit davası da açmaması nedeniyle, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (İİK.m.72/VII). Öte yandan, borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK.m.72/VI)....
Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Somut olayda; takip dayanağı ilamda; davacı faturalardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş iken, yargılama aşamasında davacı davasını istirdat davasına dönüştürmüş ve mahkemece fazladan tahsil edilen 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Her ne kadar menfi tespit davası istirdata dönüşmüş olsa da bu ilamın kesinleşmeden infazı mümkün değildir. Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....