bankanın kefilin hesaplarına bloke uygulama hakkı ancak, asıl borçlu şirkete ait kredi hesaplarının kat edilmesi ve hesap kat ihtarnamesinin asıl borçlu şirkete gönderilmesi (genel kredi sözleşmesinin 17/1.maddesi gereğince) başlayacaktır....
bankanın kefilin hesaplarına bloke uygulama hakkı ancak, asıl borçlu şirkete ait kredi hesaplarının kat edilmesi ve hesap kat ihtarnamesinin asıl borçlu şirkete gönderilmesi (genel kredi sözleşmesinin 17/1.maddesi gereğince) başlayacaktır....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf talebinde bulunan davalı vekili tarafından, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyanın Samsun Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, mümkün olmaması halinde davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kefil sıfatıyla imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemi ile açılmış menfi tespit davasıdır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır....
Ltd.Şti. arasında düzenlenen 01.03.2006 tarihli kredi sözleşmesini davalı müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Kredi sözleşmesinin kefalet şerhi başlığı altında kredi borcunun vadesinde ödenmemesi halinde müteselsil kefil sıfatıyla ödeneceği, kefilin B.K.’nun 493. ve 494. maddelerinde tanınan ve kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat ettiği hükme bağlanmıştır. B.K.’nun 493. ve 494. maddeleri hükümleri emredici nitelikte değildir. Bu nedenle, kefil, kredi sözleşmesi kurulurken, anılan hükümlerle kendisine kefaletten kurtulma olanağı veren haklardan peşinen feragat edebilir, böyle bir feragat hukuken geçerlidir. Kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması da sonuca etkili değildir. (HGK. 23.10.2002, 19-866/845)....
Davalı vekili, davacının dava dışı şirketle imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi borcunun ödenmediğini, kredinin geri ödenmesi için bononun müvekkiline verildiğini, davacının tek taraflı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, davacının kefili olduğu şirketin kullandığı krediler nedeniyle sorumlu olmadığını davalı bankaya karşı ileri süremeyeceği, davacının bonoyu imzalarken sonradan kullanılacak krediyi öngörmesi gerektiği, davalı banka lehine tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ve davalı yararına %20 tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Şti. için 3 adet Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi ve 1 adet Business Card Üyelik Sözleşmesi imzalanmıştır. Bilirkişi raporundan ve banka kayıtlarından anlaşıldığı üzere,davacı kefillerin, kefalet nedeniyle davalı banka nezdindeki ... hesabına 15.11.2017 tarihinde 6.783,00-TL, .... Şti. hesabına 15.11.2017 tarihinde 28.203,80-TL ve 28.11.2017 tarihinde 42.215,08-TL olmak üzere toplam 77.201,88-TL yatırdıkları anlaşılmıştır.Bankanın dava dışı asıl borçlular nedeniyle alacaklı bulunduğu ... hesabına bağlı KMH ve .... Şti. hesabına bağlı KMH hesaplarından kaynaklanan toplam 20.688,27-TL den sorumlu bulundukları, bankanın dava dışı asıl borçlular nedeniyle alacaklı bulunduğu ... Şti. hesabına bağlı şirket kredi kartı ve taksitli kredi borcundan kaynaklanan toplam 56.513,61-TL tutardan sorumlu bulunmadıkları tespit edilmiştir....
-YTL.nin davalıdan kesinti tarihlerinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte istirdadına, % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, B.K.nun 493. maddesinin emredici bir kural olmadığını, 08.10.1998 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi’nin 9. maddesinin 9.5 no’lu bendinde “Borçlar Kanunu’nun 493, 494 ve 495. maddeleri ile tanınmış olan ve kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat etmeyi ve bu maddelere dayanarak bankaya karşı hiçbir iddia ve istekte bulunmamayı …”içeren sözleşmeyi inceleyerek davalının anılan maddelerdeki haklarından feragat ettiğini, hasat dönemi için kredi verilmesinin söz konusu olmadığını, 08.10.1998 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi’nin ayrılmaz bir cüzü olan ve davalının kefalet imzasının bulunmadığı 19.11.1999 tarihli Tarımsal Krediler İkraz Sözleşmesi ile birlikte dava dışı kişiye toplan 9.200.00....
Davacı vekili 16/10/2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle;borcun kaynağının genel kredi sözleşmesi olduğunu, ticari kredi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın ticari dava vasfında olduğunu dolayısıyla Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğunu, taleplerinin haksız olarak kendilerinden alınan paranın iadesi ve borçlu olmadıklarının tespiti olduğunu, söz konusu kredide müvekkilinin müteselsil kefil alındığını, fakat müvekkilinin evli ve eşinin rızasının başka bir şubeden ve sonra alındığını, kefalet sözleşmesi doğduktan sonra alınmış olan muvafakatin bir geçerliliğinin söz konusu olmadığını, davalının cevap dilekçesinde kendilerine herhangi bir ihtar gelmediği yönündeki beyanın gerçeği yansıtmadığını ihtarnamenin 23/03/2015 tarihinde banka şubesine tebliğ edildiğini beyanla dava dilekçesini tekrar etmiştir. Mahkememizin 2015/779 Esas 2016/527 Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilmiş, Tüketici Mahkemesi'nin 2016/437 Esasına kayıt olmuş, 1....
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; genel kredi sözleşmesi ve ticari kredi kart sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine karşı açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut olayda; davalı banka tarafından genel kredi sözleşmesi ve ticari kredi kart sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde davacı borçlu kefil olduğu kredi borcunun ödendiğini, takibe konu borcun kefil olduğu sözleşmeden kaynaklanmadığını, ayrıca kefaletten de noterden gönderdiği ihbarname ile istifa ettiğinden borçlu olmadığını savunmuş, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....
-TL.borçlu olmadığının tespitine ve % 40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının dava dışı banka ile ... ... arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi’ni müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlusu ile ... arasında cari hesap şeklinde işleyen bir kredi ilişkisi bulunduğunu, davacının kefaletten cayma ve feragatının söz konusu olmadığını, Yargıtay kararlarına göre cari hesap şeklinde işleyen kredi ilişkilerinde borcun bir tarihte sıfırlanmış olmasının kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davacının aleyhindeki takibe kısmen itiraz etmiş olup, iş bu davayı kötüniyetli olarak açtığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuş ve davacının % 40 tazminatla sorumlu tutulmasını istemiştir....