Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Kural olarak alacağın temlikinde borçlunun hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmamakta, sadece muhatap olacağı kişi (alacaklı) değişmektedir. Borçlar Kanununun 167/1. maddesinde de, borçlunun temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürebileceği belirtilmekle alacağın, temlik sırasındaki durumu ile yeni alacaklıya geçeceği ifade edilmektedir. Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan, kira kaybı tazminatı istemine ilişkin olup, davalı tarafından ibraz edilen 16.12.2009 tarihli “devir protokolü” gereğince davacının, dava konusu sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını dava dışı...’e devrettiği anlaşılmaktadır....

    alacağını davacı ile dava dışı ---arasındaki temel ilişkiye dayanarak da ispatlayabileceği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde dava konusu çekin emre yazılı çek olduğu, bu bakımdan TTK 788 maddesi hükümleri uyarınca davalıya yapılan cironun alacağın temliki sonucunu doğurmadığı, yine çekin ibraz süresi içerisinde ibraz edildiği, çek üzerinde ibraz tarihinden sonra yapılmış bir ciro bulunmadığından TTK 793 anlamında da davalının çeki alacağın temliki hükümlerine göre teslim almadığı, bu sebeple davacının dava dışı--- temel ilişkiden kaynaklı borçlu olması durumunda dahi bunun taraflar arasındaki imza inkarından kaynaklı menfi tespit davasını etkilemeyeceği, kaldı ki her ne kadar davacı ile dava dışı --- arasında borç ilişkisi bulunduğu ve çekin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmişse de bu hususun çekin dava dışı şirkete teslim edildiği hususunu ispatlamadığı ve belirtildiği gibi eldeki menfi tespit davasının değerlendirilmesinde etkisinin...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklanan ticari nitelikteki alacağın tahsili için başlatılan icra takipindeki borcun bulunmadığının tespitine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 30.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava çekten dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir,.Dava konusu çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı ve gerçek keşide tarihinin 22/02/2012 olduğu bilirkişi raporuyla sabittir.Dosya içerisinde bulunan çek örneğinde çekin ibraz tarihine ilişkin bilgi bulunmamaktadır.Mahkemece çekin ibraz edildiği banka şubesinden çekin ibraz tarihi tespit ettirilerek şayet çek tahrifattan önceki keşide tarihi olan 22/02/2012 tarihine göre süresinde ibraz edilmemişse yetkili hamil olan davalı ... Bankasına söz konusu çekin ciro yoluyla intikali mümkün olmayıp ancak alacağın temliki hükümlerine göre ceke konu alacağın devri mümkün olduğundan mahkemece alacağın temliki yönünden araştırma yapılarak usulune uygun bir alacağın temliki yapılmadığının anlaşılması durumunda davanın bu nedenle reddi gerekeceğinden mahkemece tüm bu hususlar araştırılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Buna göre temliki öğrenen borçlu temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Temlikin konusu yüklenicinin arsa payı karşılığı arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığını üçüncü kişiye temlik etmesi arsa sahibi bakımından önemsizdir. Diğer taraftan yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi Borçlar Kanununun 81. maddesinden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Burada yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının neler olduğuna ilişkin bazı açıklamaların yapılması gerekmektedir. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenici, belli bir sonucu meydana çıkararak onu iş sahibine teslim etmeyi taahhüt eder....

            Buna göre temliki öğrenen borçlu temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Temlikin konusu yüklenicinin arsa payı devri karşılığı arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığını üçüncü kişiye temlik etmesi arsa sahibi bakımından önemsizdir. Diğer taraftan yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi BK.m 81’den yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Burada yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının neler olduğuna ilişkin bazı açıklamaların yapılması gerekmektedir. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenici, belli bir sonucu meydana çıkararak onu iş sahibine teslim etmeyi taahhüt eder....

              Yukarıda izah edildiği üzere davacı T5 taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağını temlik ettiği, bu bağlamda alacaklı sıfatının kalmadığı ve ikame edilecek menfi tespit davasında alacağı temlik alan kişilerin doğru hasım olabileceği ve alacağı temlik eden davalı T5 pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla menfi tespit istemi yönünden davalı T5 yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de aleyhe istinaf başvurusu olmadığından kararın bu kısmının düzeltilmesine gerek görülmemiştir....

              Yukarıda izah edildiği üzere davacı T5 taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağını temlik ettiği, bu bağlamda alacaklı sıfatının kalmadığı ve ikame edilecek menfi tespit davasında alacağı temlik alan kişilerin doğru hasım olabileceği ve alacağı temlik eden davalı T5 pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla menfi tespit istemi yönünden davalı T5 yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de aleyhe istinaf başvurusu olmadığından kararın bu kısmının düzeltilmesine gerek görülmemiştir....

              İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan bir dava olduğunu, davalının çalışmasının karşılığında doğmuş ve ödenmeyen bir alacağının olmadığını, alacağın eser sözleşmesine dayalı alacak olduğunu, tanık dinlenilmesine muvafakatlarının olmadığını, sadece davalının beyanlarına dayanılarak tespit edilen bedel karşılığının kabul edilemeyeceğini, davalının sadece sigortalı olarak çalıştığının ticari kayıtlarında görüldüğünü, %20 inkar tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek kararın kaldırılması talep edildiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, menfi tespit davasıdır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır....

              Buna göre temliki öğrenen borçlu temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Temlikin konusu yüklenicinin arsa payı karşılığı arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığını üçüncü kişiye temlik etmesi arsa sahibi bakımından önemsizdir. Diğer taraftan yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi Borçlar Kanununun 81. maddesinden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Burada yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının neler olduğuna ilişkin bazı açıklamaların yapılması gerekmektedir. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenici, belli bir sonucu meydana çıkararak onu iş sahibine teslim etmeyi taahhüt eder....

                UYAP Entegrasyonu