Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Öte yandan, Menfi tespit davasında genel hükümlere tabi dava olduğundan, borçlu tarafından dava açması için hukuki yararının olması gerekli olmakla birlikte, hukuki yararın bulunup bulunmadığı dava tarihine göre değerlendirilmelidir. Menfi tespit davasında, usulsüz tebligat nedeniyle borca itiraz süresini kaçıran borçlunun, öğrenmeden itibaren borca itiraz ederek memur muamelesini şikayet yolu ile icra mahkemesine müracaat ederek tebligat tarihinin düzeltilmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, aynı süre içerisinde ayrıca menfi tespit davası ile borçlu olmadığının tespitini genel mahkemeden talep edebilir....

    Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

      DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 29/06/2021 KARAR TARİHİ : 28/03/2022 G.K.YAZILDIĞI TARİH : 07.04.2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketçe, müvekkili şirket aleyhine Ankara .... İcra Müdürlüğünün 2020/8347 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibinde 6.677,00 TL ve 5.477,00 TL asıl alacak borcu gösterildiğini ancak müvekkilinin böyle bir asıl alacak borcu ve bu takibe istinaden talep edilen feriler yönünden borcu bulunmadığını, aksine cari hesap dökümünden de anlaşılacağı üzere müvekkili ile davalı arasında hiçbir alacak borç ilişkisi kalmadığını, işbu dava açılmadan önce davalının, takibin 6.667,10 TL'lik asıl alacak kısmından vazgeçtiğine dair icra dosyasına beyanda bulunduğunu belirterek; müvekkilinin Ankara ......

        Sayılı ilamına konu dosyasında menfi tespit davası şeklinde sistem kaydı yapılmışsa da uyap sistemi üzerinden dava açılırken dava türü olarak tüketicinin açtığı alacak davası gibi bir dava türü de bulunmamakta olup mahkeme ilamının içeriğinde de tespite ilişkin ve davacının borçlu olmadığının tespitine gibi bir hüküm bulunmadığını, gerek dava dilekçesinde menfi tespite ilişkin bir talebimizin olmaması ve gerekse mahkeme ilamında menfi tespite ilişkin bir hüküm bulunmaması karşısında sadece uyaptan teknik olarak alacak davası şeklinde açılması mümkün olmayan bir davanın menfi tespit şeklinde açılmak zorunda kalınması sebebiyle hükmün menfi tespit niteliğinde olduğundan bahisle takibin iptalini talep etmek hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, varolmayan bir borç iddiasında bulunulmadığını, aksine alacak talebimiz olduğu ve ödenen bedellerin iadesinin talep edildiğini, davacı ile davalı arasında geçersiz bir hukuki ilişki olduğuna ya da geçersiz bir borç olduğuna dair bir iddialarını...

        HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

        Sayılı icranın geri bırakılması davasını şahsına karşı açtığını, şu anda da aynı borç ile ilgili davacı taraf şahsıma karşı sayın mahkemenizde menfi tespit davası açmış bulunduğunu, Menfi tespit davası, davacı tarafın açtığı diğer davalardan ayrı olarak borcun olmadığına yönelik bir iddia barındıran dava türü olduğunu, oysaki zaman aşımına nedeniyle dosyanın düşmesi ile borç yok olmayacağını, işbu davamıza konu Konya 6....

        Menfi tespit davası sonunda, davcının borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulacaktır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından, İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamadığı halde, arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı ... vekili davalı ... Ltd.Şti. aleyhine açtığı menfi tespit davasında, davalıdan alınan vişne konservelerinin son kullanma talimatının bulunmadığını, Türkçe ve yabancı dilde ayrı ayrı yazılan etiketlerde tüm gramajların farklı olduğunu, durumun davalı firmaya bildirildiğini, ancak davalının bu hususların kendini değil üretici firmayı ilgilendirdiğini belirterek haksız alacak talebinde bulunduğunu ileri sürmüş ve müvekkilinin fatura bedeli olan 6.680.458.559.-TL. borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine 10.800,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davacı tarafça 2.000,00 TL değer gösterilerek menfi tesbit davası açıldığı ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Menfi tesbit davasına konu icra takibinde alacak miktarı 10.800,00 TL olduğuna göre, mahkemece davacı tarafa işbu menfi tesbit davasını icra takibinin 2.000,00 TL lik kısmına mı, yoksa takibin tamamına mı hasrettiği hususunun açıklattırılması, şayet davacı tarafın talebi alacağın tamamına yönelik ise Harçlar Kanunu'nun 28 ve devamı maddelerince eksik harcın tamamlattırılması ve buna göre de görev hususunun düşünülmesi, şayet davacı menfi tesbit davasını alacağın 2.000,00 TL lik kısmına hasreder ise taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak buna göre hüküm tesisi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

              Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

                UYAP Entegrasyonu