Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

    Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararında, davanın menfi tespit davası ile birleşen alacak davası olduğunun belirtildiğini, yapılan yargılama sonucunda menfi tespit davasının reddine, alacak davasının ise kabulüne karar verildiğini, borçlu aleyhine yapılan takibin birleşen alacak davası ile ilgili olduğunu, borçluya gönderilen ödeme emrinin menfi tespit davasına ilişkin olmayıp, o davayla birleşen ve mahkemece kabul edilen alacak davasında hükme bağlanan alacak kalemleri üzerine olduğunu, konuyla ilgili Yargıtay kararlarının menfi tespit davasıyla birleşen alacak davasının icraya konulabileceği yönünde olduğunu, borçluya gönderilen ödeme emrinde, yapılan icra takibinin birleşen alacak davası yönünden hükme bağlanan alacak kalemlerine ilişkin olmasına rağmen mahkemece menfi tespit davası olarak kabul edilerek hatalı hüküm kurulduğunu, dosya üzerinden karar veren mahkemenin bu hususları göz önünde bulundurmadan verdiği kararında, "davanın menfi tespit davası olduğunu ve bu nedenle...

      Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, birleşen alacak ve birleşen menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen alacak davasının reddine, birleşen menfi tespit davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen alacak davasında davacı- birleşen menfi tespit davasında davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili asıl davada, davalı ile aralarındaki üye işyeri sözleşmesinden doğan alacaklarının tahsiline yönelik icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalı hakkında icra inkar tazminatına kara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, davacı bankanın kredi kartı müşterinden tahsil edemediği tutarları davalıdan talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/08/2013 gününde verilen dilekçe ile alacak ve menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; menfi tespit davasının reddine dair verilen 10/10/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, alacak ve menfi tespit işlemine ilişkindir. Mahkemece, menfi tespit davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/394 Esas sayılı (Bozmadan sonra esası 2010/425) dosyası ise dosyamız davalısının borçlu olmadığının tespitine ilişkin tespit davasıdır. Menfi tespit davasının kabulü halinde borcun bulunmadığı karar altına alınmış olacağından, aynı alacak için alacaklı tarafından açılan alacak davasında kesin hüküm oluştursa da, menfi tespit davasının kısmen kabulü halinde, menfi tespit davasında reddedilen kısım yönünden eda hüküm içermeyeceğinden, menfi tespit davası, alacak davasına kesin hüküm oluşturmaz. Somut olayda taraflar arasında görülen menfi tespit davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, reddedilen kısım yönünden menfi tespit davasında verilen karar, temyize konu edilen alacak davası yönünden kesin hüküm oluşturmayacağından, mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

              Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

                Bu bakımdan kanun maddesini lafzen yorumlamak suretiyle sadece alacak ve tazminat davalarında dava şartı arabuluculuk müessesesinin uygulanması kanunun çıkarılış amacıyla uyuşmayacaktır. Bu nedenle kanaatimizce menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, her ne kadar menfi tespit davalarının konusu davacı açısından alacak davası olmasa da, davalı açısından alacak davası niteliğindedir. Zira, menfi tespit davasının olumlu ya da olumsuz sonuçlanması halinde davalının alacağı bu sonuçtan etkilenecektir. Dolayısıyla menfi tespit davalarının ana konusu para alacağıdır. Madde hükmünü sadece davacı yönünden yorumlamak hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacaktır....

                  Taraflar arasındaki menfi tespit ve alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava menfi tespit ve alacak davası olup mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz sonucu üzerine Dairemizce verilen eksik tahkikattan kaynaklı usul bozması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda menfi tespit davasının tefriki ile davacının alacak talebinin 8.000 TL’lik kısmının kabulü ile fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu