Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan süresi içinde itiraz edilmeyen haciz ihbarnamesine karşı bir yıl içinde açılabilecek menfi tespit davasına iş mahkemesi değil genel mahkemeler görevli olduğu ve ödeme emrine konu pirim alacağı ile haciz ihbarnamesine konu prim alacağının farklı dönemlere ilişkin olduğu halde mahkemece menfi tespit davası yönünden davaya genel mahkemelerde bakılacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu davanın derdestlikten reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; menfi tespit davasının tefrikine karar verilerek ayrı esasa kaydedilip davaya bakmaya genel mahkemeler görevli olduğundan, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın süresi içinde açıldığının kabulüyle işin esasına girilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermektir....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Yargıtay 19’uncu Hukuk Dairesi’nin görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nda gösterilmiştir. Bu Kanun hükmü uyarınca, 19’uncu Hukuk Dairesinin görevleri, “Mahkemelerden verilmiş iflâs ve konkordatoya ilişkin hüküm ve kararları, İcra ve İflâs Kanununun 142,151,235’inci maddelerine ilişkin davalar ve şikâyetler sonunda verilen hüküm ve kararları, icra mahkemelerinden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 99’uncu maddesine göre verilen ihalenin feshine dair kararları” incelemektir. İnceleme konusu, kredi sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı iddiasından kaynaklanan menfi tespit davası olup, davacının sıfatına, uyuşmazlığın niteliğine göre Dairemizin görevleri içerisinde bulunmamaktadır. Dosyanın açıklanan bu niteliğinden dolayı görevli olan Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir....

      Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

        Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanun'da, İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....

          Davalı Hazine vekili; davalı kurum mükellefi davalı şirketin muhtelif dönemlerde tahakkuk eden vergilerini kanuni süresinde ödemediğinin tespiti üzerine 847.312,67 TL amme alacağının takip ve tahsili amacıyla, 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi hükmü gereği, ödeme emrinin düzenlenerek, muhtelif tarihlerde davalı şirkete tebliğ edildiğini, ancak buna karşılık hiçbir ödemede bulunulmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile; 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca davacı tarafa gönderilen haciz ihbarnameleri sebebiyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir....

            Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş...

              Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır." 79/4.fıkrasında; "Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. " 5.fıkrasında; "Bu Kanun uyarınca kendisine...

              Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6183 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan menfi tesbit istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalı yanca davacıya gönderilen haciz bildirisinin davacıya tebliğine rağmen davacının 6183 Sayılı Yasa’nın 79/III. maddesinde öngörülen süre içerisinde itirazda bulunmadığı, bu itibarla da kendisine bildirilen borcun zimmetinde sayıldığı, davacının bu durumun aksini ispat için aynı Yasa’nın IV. fıkrası uyarınca menfi...

                Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır (Özdemir H; T3 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101- 102).6183 sayılı Kanun'da menfı tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

                Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş...

                  UYAP Entegrasyonu