İstinafa gelen uyuşmazlık ise menfi tespit davası derdest iken itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar olup olmadığı noktasındadır. Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/588 Esas sayılı dava dosyasında davalı-borçlu tarafından menfi tespit davası açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Menfi tespit davasında verilen hüküm, davacı alacaklının ilamsız icra takibine devamını sağlamaz. Bu nedenle davacı alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı vardır. Mahkemece davacının icra takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktar belirlenmelidir. Menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün “kesin hüküm’’ olarak ‘itirazın iptali davasını etkileyeceğinden, menfi tespit davasının sonra açılan eldeki itirazın iptali davasında bekletici sorun yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir....
Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Menfi tesbit davalarının arabuluculağa tabi olup olmadığı konusunda uygulamada farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.06.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....
MAHKEMECE: Dava konusunun menfi tespit talebini içerdiği,7155 sayılı kanun ile Türk Ticaret Kanunun eklenen 5/A maddesi uyarınca kanunun lafzi yorumuna göre menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığına ilişkin görüşler bulunmakta ise de, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20....
MAHKEMECE: Dava konusunun menfi tespit talebini içerdiği,7155 sayılı kanun ile Türk Ticaret Kanunun eklenen 5/A maddesi uyarınca kanunun lafzi yorumuna göre menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığına ilişkin görüşler bulunmakta ise de, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20....
Maddeye göre kendisine mühlette verilmediğini, Yargıtay 'da icranın geri bırakılması kararı verilmeyeceği gibi olaya ve şikayete uymayan gerekçelerle şikayetin kabul edildiğini, mahkemenin gerekçesinin haksız olduğunu, menfi tespit davasının reddi halinde kararı istinaf eden borçlunun 36. madde hükümlerini yerine getirmek şartı ile icra dairesinden mühlet isteme hakkı bulunduğunu, menfi tespit davasının kabulüne dair ilam niteliği itibariyle cebri icraya elverişli olmadığını, dolayısıyla eda ilamlarına münhasır olan icranın geri bırakılması prosedürünün uygulanmasının beklenemeyeceğini, menfi tespit davasının reddine dair ilamın cebri icraya elverişli olduğunu ve borçluyu cebri icraya maruz bırakacak nitelikte olduğunu, menfi tespit davası reddedilen borçlunun icranın geri bırakılması talepli olarak hükmün temyizini talep ettiğinde, İİK 36. madde şartlarını yerine getirerek icra dairesinden mühlet isteme hakkı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine...
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalı tarafından ..... İcra Müdürlüğü'nün 2007/4511 sayılı dosyasından takip konusu yapılan faiz oranının haksız olduğu iddiasıyla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı/borçlu vekilinin temyizi üzerine karar, Dairemizin 27.02.2012 gün ve 2011/12143 E. - 2012/2950 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
K., sayılı menfi tespit davasına ilişkin olduğu, mahkeme ilamının bir bütün olduğu o yüzden aslı yönünden kesinleşmeyen ilamın ferisinin de muaccel olamayacağı gerekçesi ile ihtiyati hacze itirazın kabulü ile 14/03/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar ver- miştir. Karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İhtiyati haciz talep eden vekili istinafında özetle; menfi tespit davasının reddine ilişkin ilamlarının icrası için kesinleşmesinin gerekmediğini belirterek; kararın kaldırılmasına ve yeniden ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir. İtiraz eden borçlu vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davasının reddine ilişkin kararın da kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini belirterek; istinafın reddine karar verilmesini talep etmiştir....