Davalı ..., davacı yanca daha önce açılan menfi tespit davası kesinleşmemiş ise derdest halde bulunup bu yönden davanın reddi gerektiği gibi öte yandan davacının 05.07.2011 tarihinde icra dosyasına takibe konu borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu ve taahhüde konu 53.750,00 TL'nin tamamının da davacı yanca ödenmediğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı banka vekili, davacının takibe dayanak sözleşmede kefil olarak yer aldığı takibe itiraz etmeyerek, takibin kesinleştiği gibi takiple ilgili açtığı menfi tespit davasından da feragat ettiğini ve feragat nedeniyle verilen red kararının halen kesinleşmediğini bu nedenle istirdat davası açmakta davacının hukuki yararı da bulunmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Buna göre, menfi tespit konulu ilamın, anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse bile, yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Somut olayda, takip dayanağı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 08/11/2021 tarihli 2020/551 esas ve 2021/761 karar sayılı ilamında, davacı vekilinin açtığı menfi (olumsuz) tespit davasında müvekkilinin borçlu olmadığı parayı cebri icra kanalıyla ödediğinden bahisle, mevcut olan menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek yargılamaya devam olunmasını talep etmiş olup, ilamda; "Davanın kabulü ile davacı takip borçlusunun İst 8. İcra Dairesi 2018/18222 Esas sayılı dosyasından davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ile İst 8....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Bu dava türü her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de dava konusu itibariyle icra hukukuna değil maddi hukuka ilişkindir. Zira icra hukukunda kural olarak maddi gerçeklik bakımından alacaklının talebinde gerçekten haklı olup olmadığının tespiti için bir inceleme yapılmaz; aleyhine başlayan takibin kesinleşmesiyle, maddi hukuka aykırı bir durum gerçekleşmiş olabilir. İcra hukukundaki bu şekli kurallar neticesinde maddi hak bakımından zarara uğrayan borçlu, bu zararlarını takip konusu borcu ödedikten sonra istirdat davasını açarak telafi edebilecektir....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Bu dava türü her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de dava konusu itibariyle icra hukukuna değil maddi hukuka ilişkindir. Zira icra hukukunda kural olarak maddi gerçeklik bakımından alacaklının talebinde gerçekten haklı olup olmadığının tespiti için bir inceleme yapılmaz; aleyhine başlayan takibin kesinleşmesiyle, maddi hukuka aykırı bir durum gerçekleşmiş olabilir. İcra hukukundaki bu şekli kurallar neticesinde maddi hak bakımından zarara uğrayan borçlu, bu zararlarını takip konusu borcu ödedikten sonra istirdat davasını açarak telafi edebilecektir....
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. 2004 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca üçüncü şahıslar tarafından açılan menfi tespit davaları ise üçüncü şahsın yerleşim yeri mahkemelerinde de açılabilir. 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilerek genel yetkili mahkemelerin yetkisi düzenlenmiş olup menfi tespit ve istirdat davalarında yetki kesin değildir. Bu davalarda kesin yetki kuralı bulunmadığından 6100 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 2....
Şti.’nin ödediği, her aşamada davacıya ödeme nedeni ile rücu edilmesi riski bulunduğu davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğundan menfi tespit davası ile ilgili talebin değerlendirilebilmesi için bu talebin ana davadan ayrılıp yeni bir esasa kaydedilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesine, 2- İstirdat talebine ilişkin davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
den ciro yoluyla devraldığı, bu nedenle iyiniyetli yetkili hamil olduğu, çekin bedelsizliği iddiasıyla açılan ve kabul edilip kesinleşen menfi tespit davasında davalının taraf olmadığı, dolayısıyla menfi tespit hükmünün ancak bankanın bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanması koşuluyla davalıya karşı ileri sürülebileceği, davalı bankanın sırf davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davacının zamanaşımına dayalı iddiasının icra mahkemesince reddedilerek Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle bu konunun kesin olarak hükme bağlandığı, bu aşamadan sonra zamanaşımına dayalı istirdat isteminin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
den ciro yoluyla devraldığı, bu nedenle iyiniyetli yetkili hamil olduğu, çekin bedelsizliği iddiasıyla açılan ve kabul edilip kesinleşen menfi tespit davasında davalının taraf olmadığı, dolayısıyla menfi tespit hükmünün ancak bankanın bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanması koşuluyla davalıya karşı ileri sürülebileceği, davalı bankanın sırf davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davacının zamanaşımına dayalı iddiasının icra mahkemesince reddedilerek Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle bu konunun kesin olarak hükme bağlandığı, bu aşamadan sonra zamanaşımına dayalı istirdat isteminin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı menfi tespit davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, istirdat davasının reddine ilişkin verilen hükmün davacı temsilcisi tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı temsilcisi, davalı bankadan kullanılan 86.400 TL kredinin karşılığında icra tehdidi altında yapılan ödeme planları, doğrultusunda toplam olarak 163.500 TL ödeme yaptıklarını ileri sürerek, kredi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini, ödemelerin durdurulmasını, fazla ödenen miktarların iadesini talep ve dava etmiş, davasını fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL için haçlandırmış, duruşmada sorulması üzerine davacı temsilcisi taleplerinin ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit ve istirdat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve istirdat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....