Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hükmen kesinleşen alacak hakkında İcra Müdürlüğünde yapılan icra takibine karşı itirazla birlikte davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit), haczin kaldırılması ve icra takibinin iptaliyle % 40 tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (3.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı vekili, 29/03/2013 tarihli dilekçesi ile karşı tarafa toplamda 16.670,40 TL ödeme yaptıklarını, bu nedenle menfi tespit olarak açılmış bulunan davanın istirdat davası olarak devam etmesini talep etmiştir Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, zira davacının haciz ihbarnamelerini öğrenme tarihinin icra mahkemesince 21/12/2012 tarihi olarak tespit edildiğini savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir. Mahkemece, haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulüne uygun olmadığının kabulü halinde dahi, davacı .....'...

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, çekteki imzanın keşideci olan davacıya ait olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, imza davacıya ait olmadığından davanın kabulüne, icra takip dosyası nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tespit edilemediğinden % 40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm tazminat talebinin reddinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı vekilince temyiz edilmiştir....

        Tespit davaları ise, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Menfi tespit davası sonunda verilen hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....

        Davacılar vekili davalı ile araç kiralama sözleşmesi imzalanarak araç kiralaması esnasında davalının kendisinden alınan senet aldığını senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını belirterek menfi tespit davası açmıştır. Mahkemece tensiple beraber 6102 S.Y nın 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması nedeni ile dava şartı yokluğundan davının reddine karar verilmiştir. Yargı uygulamasında ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 4.6.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez....

          Dava takibe konu çekler nedeniyle ödenen miktardan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Menfi tespit davası dava tarihindeki haklılık durumuna göre incelenip sonuçlandırılmalıdır. Alınan bilirkişi raporu ile davacının dava tarihi itibarıyla borçlu bulunduğu bildirilmiştir. Ne var ki, aynı raporda dava tarihinden sonra davacı yanın 25.000 TL. ödeme yapmış olduğu da açıklanmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece İİK.nun 72. maddesi hükmü gereğince menfi tespit davasının devamı sırasında yapılan fazla ödeme varsa bu ödemenin, menfi tespit davası yasa gereği istirdata dönüştüğünden, istirdatına karar vermek suretiyle bir hüküm oluşturulması gerekirken açıklanan bu yönler gözetilmeden menfi tespit, çeklerin iptali ve istirdat şeklinde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesinde borçlu olmadığının tespiti için dava açmış, menfi tespit davası devam ederken de ... icra takibi yapmış, icra takibine yapılan itiraz üzerine de itirazın iptali ve tazminat istemli olarak bu dava açılmıştır. Mahkemece menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşmesi beklenmiş, menfi tespit davasında eksik tüketim nedeniyle Mar Tüketim Mad. İhr. İth. San. ve Tic. A.Ş.’ nin borcunun 60.464.22 YTL olarak belirlenmiş, verilen karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir....

              İİK kapsamında kalmayan menfi tespit davaları da olabileceği için menfi tespit davasının ayrıntılı olarak İİK’da düzenlenmesi de dava şartı arabuluculuk dava şartından muaf olması için yeterli bir dayanak değildir. İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasının aynı zamanda yargılama sırasında ödeme üzerine kendiliğinden istirdata dönüşme ihtimali de gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme üzerine açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı da Yargıtay'da tartışmalı bir konudur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ödemeden sonra istirdat davası yerine soyut olarak tespitle yetinilmesini istenilmesi özel düzenlemelerden olmadığı gibi genel biçim koşullarına aykırılık oluşturduğundan davanın reddi gerektiği görüşünde (Baki Kuru Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası sayfa 233 ve devamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 02/02/1999 gün 7417 E, 428K sayılı kararı) iken Yargıtay 11....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih :15/07/2009 Nosu : 792/386 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, kredi sözleşmesindeki kefil sıfatı ile atılan imzanın davacıya ait olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit ve tazminat istemine ilişkindir....

                  Hal böyle iken, davacının eldeki dava öncesinde açtığı menfi tespit davasının kısmen kabulüne karar verilmesi, davacının arazisindeki 980 adet gibi çok sayıda meyve ağacının aradan geçen 4 yıl gibi uzun bir sürede alternatif sulama yöntemleri ile sulanmayarak kurumasına yol açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu da dikkate alınarak, davacının meydana gelen olayda müterafik kusurunun bulunduğu kabul edilmeli ve hükmedilen maddi tazminat miktarından Türk Borçlar Kanununun 52. maddesi gereğince uygun bir indirim yapılması gerekirken, aksi yönde alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu yönden de bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu