Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. 6098 sayılı TBK.nun 39 maddesinde; irade bozukluğuna dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür....

    istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığından, dosyanın esası yönünden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

        Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının icra mahkemesine yaptığı itirazın süre yönünden reddedilmesi nedeniyle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu, çek asılları üzerinde davacıyı borç altına sokacak bir imzanın yer almadığı, bu nedenle davacının çeklerdeki borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

          Mahkemece, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya ait olup, ancak borçlunun alacaklı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bonodan kaynaklanan borcun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebeple son bulduğunu ileri sürmesi halinde ispat yükünün borçluya geçeceği, somut olayda böyle bir durumun olmadığı, davacı kısıtlının dava konusu bonoları düzenlemesinin bir dayanağının bulunmadığı, davalı ...'nun davacının okuma yazmasının zayıf olması, saffeti ve tecrübesizliğinden yararlandığı, bir şekilde yine sebepsiz olarak bonoları diğer davalıya devrettiği, davacının borcu reddetmesine karşın her iki davalının da alacağın kaynağını açıklayamadıkları ve ispat edemedikleri, davacı yanın tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve menfi tespit isteminin kabulü ile takibin davacılar yönünden iptaline, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            gereken şartlardan menfi tespit davasında mevcut olduğu kanaatinde olduklarını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararında davanın reddine ilişkin kararla ilgili kısmi istinaf taleplerinin kabulünü ve kararın 2 nolu bendindeki davalı tarafın %20 oranındaki tazminat talebinin reddine hükmünün kaldırılmasını, davacı tarafından kötü niyetle ve haksız suretle açılan menfi tespit davasının konusu olan 120.000,00 TL bedelli alacağın %20 si olan 24.000,00 TL nin davalı alacaklı müvekkiline tazminat olarak ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

              İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili, takip dayanağı menfi tespit davasına ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dayanak ilamda menfi tespit ile birlikte 10.750 TL'nin istirdatına karar verildiği,istirdat ilamlarının takibe konulması için kesinleşmesinin gerekmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir. Menfi tespit ilamları, İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi hükmüne göre kesinleşmeden takibe konulamaz....

                Maddesinde hüküm altına alınmış olup bunun yanında İİK 72. maddesinde icra hukuku açısından özel bir menfi tespit davası türüne yer verilmiştir.HMK 106. Maddesinde ;" tespit davası yoluyla, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişki- nin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir." 2004 sayılı İİK’nun 72. maddesinde “ Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” denilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi “(1) ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk süresine aşağıdaki hükümler uygulanır.”...

                  Davacının ödeme taahhüdünde bulunması takibe konu borcun kabulü niteliğinde olup bu aşamadan sonra davacının menfi tespit talebinde bulunması mümkün değildir. Nitekim Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacının menfi tespit isteminin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anılan nedenlerle davacının menfi tespit talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İİK'nın 72/5. Maddesine göre; dava (menfi tespit davası) borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz....

                    Davacının ödeme taahhüdünde bulunması takibe konu borcun kabulü niteliğinde olup bu aşamadan sonra davacının menfi tespit talebinde bulunması mümkün değildir. Nitekim Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacının menfi tespit isteminin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anılan nedenlerle davacının menfi tespit talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İİK'nın 72/5. Maddesine göre; dava (menfi tespit davası) borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz....

                    UYAP Entegrasyonu