Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, teminat amacıyla boş olarak verilen senedin haksız yere icra takibine konu edildiği iddiasına dayanan menfi tespit ve tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekili , davanın reddi ile %40 tazminatının davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı, davacı yanca teklif edilen yeminin davalı tarafça eda edildiği gerekçeleri ile davanın reddine, davalı yanın tazminat isteminin yerinde bulunmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit (Bonodan Kaynaklı) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava; davalının icra takibine konu ettiği bonoların teminat amaçlı verildiği iddiasına dayanan menfi tespit ve tazminat davasıdır. Davalı vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliler neticesinde, davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğu ve bedelsiz kaldığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalının tazminat talebinin yerinde olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kararın sonuç kısmında davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda ibaresi olduğunu oysa ki bu davada vekili bulunmadığını, yerel mahkemece her ne kadar dava konusunun abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğunu ve TKHK 73/A-1 hükmünde geçen istisnalardan olmadığını ve bu nedenle ara bulucuya başvurmanın zorunlu olduğu belirtilse de menfi tespit davaları için arabulucuya başvurmasının zorunlu olmadığını doktrin ve Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, menfi tespit davalarının niteliği itibariyle bir alacak veya tazminat davası değil tespit davasının bir türü olduğunu, menfi tespit davalarının karşı tarafın parasal bir edime mahkum edilmesi şeklinde bir hüküm içermediğinden arabuluculuk Kanunu md. 18/A'nın açık lafzı karşısında hüküm yorum yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığını, ilgili maddenin hukuki temeli dava konusunun karşı tarafı bir edime mahkum etme çabası içinde olduğunu,...

      TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 21/02/2022 NUMARASI : 2022/55 ESAS- 2022/107 KARAR DAVA KONUSU : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit KARAR : Gaziantep 2....

      İcra Müdürlüğünün 2009/14516 E. sayılı takip başlatıldığını, takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti için davacı tarafça menfi tespit davası (13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/509 E.) açılınca, davalı banka tarafından davacı yönünden icra takibinden vazgeçildiğini belirterek, davalı tarafça davacı hakkında kötüniyetli takip başlatıldığından menfi tesbit davası için 6.685 TL Avukatlık Ücreti, 48.30 TL yargılama gideri, toplam 6.733,30 TL maddi, 1000 TL manevi tazminatın, faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında davacıya isim benzerliği nedeniyle sehven yapılan icra takibinden vazgeçtiklerini, buna bağlı olarak Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın konusuz kaldığını, davacının takibe yasal süresi içinde itiraz etmeyip menfi tespit davası açtığını, sehven yapılan işlemden menfaat elde etmek istediğini, bir zararı olmadığını, davacının icra takibindeki kredi sözleşmesi kefil “Latif Coşkun” ile aynı adı taşıdığını, menfi tespit davacı açmadan, banka ile...

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili hakkında kambiyoya mahsus takip yapıldığını, menfi tespit davalarında bir miktar alacak talep edilmediğini, arabuluculuğa tabi olmadığını belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....

          Başka bir deyişle; haksız ve kötü niyetlilik “takip talebi” tarihi itibarıyla tespit edilecek bir unsur mu, yoksa “menfi tespit” davasının açılma tarihine kadar devam eden süreç içindeki toplam tutum ve davranışı mı ifade edecek, hususlarının açıklığa kavuşması gerekmektedir. Kanun koyucunun metni kaleme alırken özellikle “…menfi tespit davası açmaya ZORLAYAN” kavramına yer vermesine bakılırsa; takipte kötü niyet olgusunu belirlerken yalnızca takip talebi anındaki iradeyi değerlendirmekle yetinmeyip, süreç içerisindeki genel tutum ve davranışa bakarak, haksız yere borçluyu menfi tespit davası açmak zorunda bırakıp bırakmadığını tespit etmek, hakkaniyete ve usul ekonomisi için getirilmiş bir düzenlemenin amaç ve ruhuna daha da uygun düşecektir. Somut vakıada takipten sonra düzenlenen sulh protokolüne göre davacının edimini yerine getirdiği anlaşılmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak ve menfi tespit davasında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, alacak ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, dava değerine göre sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak HUMK.’nin 8.maddesi II....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasında .... 2. Asliye Hukuk ile .... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve kat mülkiyetinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir....

                UYAP Entegrasyonu