Yukarıda yapılan tespit göz önüne alındığında taraflar arası uyuşmazlığın davalının davacıya sattığı aracın bedelinin davacının iddia ettiği gibi 124.500,00 TL olup olmadığı, söz konusu aracın km'sinin davacıya daha düşük olarak beyan edilip edilmediği, aracın orijinal km'sinin bildirilenden daha yüksek olup olmadığı, bu durumdan davalının sorumlu olup olmayacağı ile bu durumun davacı açısından ayıp teşkil edip etmediği, teşkil etmekte ise ayıbın gizli ayıp mu yoksa açık ayıp mı olduğu, bu kapsamda davacının sözleşmeden dönme iradesinin sonucunun kabul edilip edilmeyeceği ve davacının bu satış işleminden kaynaklı ayrıca menfi zararının olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine yönelik araç satışında kaynaklı sözleşmeden dönme ile aracın iadesi ve satış bedelinin iadesi ile menfi zararının tazminine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkisizlik itirazında bulunduklarını, menfi tespit davasında yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi veya takibe başlandıktan sonra menfi tespit davası açılmışsa takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, bu davada takibe başlandıktan sonra menfi tespit davası açıldığından yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilmemiş ise de taraflar arasında Uşak 2. Noterliği'nin 08/08/2019 tarih ve 4374 yevmiye numaralı tesis devir sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin taraflar arasında imzalanan ve davacının beyan ettiği ilk sözleşmedeki hükümleri ortadan kaldırdığını, iki sözleşme arasında çelişki olduğunu, ikinci sözleşmenin ilk sözleşmedeki hükümleri ortadan kaldırdığını, Uşak 2....
Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. 3- Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. 4-Bedelsizlik iddiası, 6762 sayılı TTK’nın 599. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.687) maddesi anlamında bir kişisel def’îdir....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile sözleşmeden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin resmi şekil şartlarına uyuşmadığı için geçersiz olduğunu, 4077 sayılı Kanunun uygulanma olanağının bulunmadığını, davanın bu haliyle tüketici mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinin resmî şekilde düzenlenmesinin gerekli olmadığını, şekil şartlarına uyulup uyulmadığının tüketici mahkemesince tartışılması gerektiğini, uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile sözleşmeden kaynaklı bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin resmî şekil şartlarına uyuşmadığı için geçersiz olduğunu, 4077 sayılı Kanunun uygulanma olanağının bulunmadığını, davanın bu haliyle tüketici mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinin resmî şekilde düzenlenmesinin gerekli olmadığını, şekil şartlarına uyulup uyulmadığının tüketici mahkemesince tartışılması gerektiğini, uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
İİK'nın 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla, borçlu davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedebilmek için, alacaklı davalının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da ispatı gereklidir. Davalı alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçludadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd. ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.)...
Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda ispat yükü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11/04/2018 tarihli 2017/19-819 esas 2018/771 karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir....
İİK'nın 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla, borçlu davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedebilmek için, alacaklı davalının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da ispatı gereklidir. Davalı alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçludadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd. ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.)...
Keza, davacının 2008/2009 sezonunda kulübün tekerlekli sandalye sporcusu olduğunun anlaşılması ile artık bu sezon için taraflar arasında sporcu sözleşmesinin kurulduğunun kabülü gerekir ki, bu durumda da davacının sözleşmeden kaynaklı ücret alacağına hak kazanacağı açıktır. Mahkemece, bilirkişi aracılığıyla hal ve şartlar değerlendirilerek davacının sözleşmeden kaynaklı alacağı tespit edilmelidir. Hal böyle olunca, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle ve sözleşmeden kaynaklı ücret alacağına yönelik talebin de yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nce istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez borçlu vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü; K A R A R Borçlu vekili; takibe dayanak ilamın menfi tespit istemine ilişkin olduğunu, kesinleşmeden takibe konulamayacağını ileri sürerek takibin iptalini istemiştir. Mahkemece, takibe dayanak ilamın menfi tespit davasına ilişkin olduğu,menfi tespit talebi yargılama aşamasında istirdat davasına dönüşse bile kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir....