DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava; Üçüncü Şahsın Vergi Borcu Sebebi ile Tebliğ Edilen Ödeme Emrinin İptali ve Menfi Tespit istemine ilişkindir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/375 KARAR NO : 2024/306 DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 31/05/2022 KARAR TARİHİ : 25/04/2024 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle Davanın -----İcra Müdürlüğü'nün-----Esas sayılı takip dosyası nedeniyle, davacı---- borçlu olmadığına dair menfi tespit ve icra takibinin davacı ----- yönünden iptali davası olduğunu, iş bu icra takibinde davacıya ödeme emrinin gönderilmediğini, daha sonra davacı ----- ilçesinde bulunan bilumum taşınmazlarının tapu kaydına 30.03.2009 tarihinde haciz konulduğunu ve icra dosyasından davacı ----- İlçesinde bulunan bilumum taşınmazlarının tapu kaydına 26.08.2013 tarihinde tekrardan haciz konulduğunu, ----- Esas sayılı takip dosyasında davacı ------ borçlu sıfatının mevcut olmadığını, sonradan ---- borçlu olarak eklendiğini, icra dosyasında davacı...
Menfi tespit davası yönünden hukuki yararı davanın takipten önce veya sonra açılmasına göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. İcra takibinden önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Olayımızda olduğu gibi icra takibinden sonra ödeme emrinin borçluya tebliği ile borca itiraz ederek takibi durduran borçlunun bundan sonra ödeme emrinin borçluya tebliği ile borca itiraz ederek takibi durduran borçlunun bundan sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yarar yoktur. Çünkü borçlunun (davacının) yapılan takibe itirazı üzerine takip durmuştur. Alacaklı (davalının) duran takibin devamını sağlaması için itirazın iptali davası açması gerekir. Böyle bir davanın açılması halinde borçlu menfi tespit davasına konu ettiği tüm iddialarını savunma sebepleri olarak ileri sürebilecektir....
Mahkemece, Kurumdan; dava dışı şirketin prim borcundan dolayı davacı adına borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı, ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği ve bu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilip edilmediği sorulmalı, ödeme emri ve tebligat evraklarının asılları celp edilmeli, borç tahakkukunun olması veya davacı adına düzenlenmiş ödeme emri olması ancak işbu dava tarihinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde dava menfi tespit davası olarak değerlendirilerek davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmeli, davacı adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin davacıya işbu dava tarihinden önce tebliğ edilmiş olması halinde 7 günlük süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açılıp açılmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davacı adına borç tahakkukunun olmaması halinde hukuki yarar yokluğu gözetilerek karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi gereğince düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan kanunun 58. maddesi gereğince 7 gün içinde dava açabilir. Ödeme emrine karşı açılacak itiraz davası için öngörülen 7 günlük süre, hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir “menfi tespit” davası niteliğindedir....
Görüldüğü üzere, alacaklı, feragat ettiği 25.000,00 TL alacağına ilişkin çekleri, ödeme emrinin tebliğini istediği 03.12.2014 tarihinden önce tahsil etmesine rağmen borçluya ödeme emri tebliğini istemiş, ödeme emri tebliği üzerine davacı borçlu eldeki menfi tesbit davasını açmak zorunda kalmıştır. Bu halde, 25.000,00 TL alacak yönünden alacaklı takibinde haksız ve kötüniyetlidir. Dairenin 10.10.2017 gün ve 2016/12579 esas, 2017/6781 karar sayılı bozma ilamına uyularak yerel mahkemenin 04.06.2018 tarihli kararı ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olmakla birlikte menfi tesbit ve takibin iptali talebi yönünden hüküm tesis edilmemesi isabetli değildir....
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu ödeme emrinin 2007/5. dönem yönündenki ödeme emrinin iptaline, 2007/5. ay haricindeki diğer aylar bakımından davacının taleplerinin hukuki yarar yokluğundan reddine, karar verilmiştir. Hükmün,davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Eldeki davada davacı, dava dışı........yılı Şubat ayı arasında ödenmeyen prim borçları nedeniyle kendisine takip yapılıdğını, halbuki kendisinin ortak olduğu döneme ait olmaması, böyle olsa dahi kendisinin, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı nedenleriyle ödeme emrinin iptalini istemiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan … tarih ve … numaralı haciz bildirisinin 1.089.956,41-TL tutarlı düzenlendiği ancak ... Maddeler Gıda ve Sanayi Dış Ticaret Limited Şirketi'nin 2017 Form Bs bildirimleri üzerinden yapılan araştırmada, davacı şirkete 465.764,00-TL tutarında mal/hizmet satışı yaptığının tespit edilmesine rağmen davacıya anılan şirketin tüm vergi borcu üzerinden ödeme emri tanzim edildiği anlaşılmıştır....
Vergi Dairesi Müdürlüğünce düzenlenen 08.01.2014 tarih ... sıra numaralı haciz bildirisini 09.01.2014 tarihinde müvekkil şirkete tebellüğ edildiğini, müvekkil şirketin işlerinin yoğunluğu nedeniyle haciz bildirisine gecikmeli olarak itiraz ettiğini, bunun üzerine ... tarafından 72.098,00 TL'lik ödeme emrinin 30.01.2014 tarihinde müvekkil şirkete tebliğ edildiğini; davalı kuruma borçlu ... müvekkil şirket arasında meyve-sebze ticaretinde bulunduğunu, müvekkil şirketin borçlu ile yapılan alışverişlerinden aldığı ürünlerin ücretlerini peşin olarak ödediğini, bu nedenle borçlu ... ile müvekkil şirket arasında oluşan ticaretin peşin satımlara ilişkin olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin borçlu olmadığını belirterek ödeme emrine yapılan itirazlarının kabulü ile davalı ... dairesince yapılan ödeme emrinin iptali ile müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır....