Yönünden ; Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırılmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit veya alacak davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları)....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 27/04/2021 NUMARASI : 2017/188- 2021/108 DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali KARAR : Taraflar arasındaki ödeme emrinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kurum tarafından 2006/020261, 2006/020262, 2006/020263 esas numaralı ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini, takip konusu borçların zamanaşımına uğradığını bildirerek süresi içerisinde kuruma itiraz dilekçesi verdiğini kurumun gönderdiği yazı ile zamanaşımı konusunda kurumun resen karar veremeyeceğinin dava açması gerektiğinin bildirildiğini, müvekkilinin prim borçlarının ödeme tarihlerinin 2005- 2006 yıllarının sonu olduğunu borçlarının zamanaşımına uğradığını bu sebeple ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir....
Ancak, davacı icra takibinin durdurulması talebi dışında, icra takibinin ve ödeme emrinin iptali yönünde de talepte bulunmuştur. Bu son talebin, "davalı kamu kurumuna borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi..." şeklinde değerlendirilmesi ve davaya menfi tespit davası olarak bakılıp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemenin, davacının tüm taleplerini kapsar şekilde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönündeki gerekçesi isabetli değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, "ödeme emri" başlığını taşıyan 55'inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, "ödeme emrine itiraz" başlıklı 58'inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren iş bu yedi günlük sürenin geçirilmesi durumunda, davanın hak düşürücü süreden reddi gerekmektedir....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açma hakkını 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297; 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Öte yandan, Menfi tespit davasında genel hükümlere tabi dava olduğundan, borçlu tarafından dava açması için hukuki yararının olması gerekli olmakla birlikte, hukuki yararın bulunup bulunmadığı dava tarihine göre değerlendirilmelidir. Menfi tespit davasında, usulsüz tebligat nedeniyle borca itiraz süresini kaçıran borçlunun, öğrenmeden itibaren borca itiraz ederek memur muamelesini şikayet yolu ile icra mahkemesine müracaat ederek tebligat tarihinin düzeltilmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, aynı süre içerisinde ayrıca menfi tespit davası ile borçlu olmadığının tespitini genel mahkemeden talep edebilir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Somut olayda; Taraflar arasında 12.06.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği,davalının taşınmazı tahliye edip anahtarı 25.10.2010 tarihli ... 2.Noterliğinin düzenleme şeklinde emanet tespit tutanağı ile notere teslim edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın tahliyesini müteakip davalı tarafından 16.2.2011 tarihinde tespit yaptırıldığı ve o tespit sonucu verilen bilirkişi raporuna dayanılarak davacı aleyhine icra takibi başlatılması üzerine davacı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece,davacı hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu davacıya gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliği nedeniyle ... İcra Mahkemesinin 2011/271 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliğ tarihinin 22.06.2011 olarak kabulüne karar verildiği gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi doğru değildir....