Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmede; ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali ve menfi tespit niteliğindeki davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiği açık olduğu gibi, ödeme emirlerine konu borcun idari para cezasını içeriyor olmasının yargı yoluna etkisinin bulunmadığı da belirgindir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Mahkemece, takip talebinin usulüne uygun düzenlenmediği, tahsilde tekerrür olmama kaydının yer almadığı, menfi tespit davasının kabulle sonuçlandığı, asıl alacak belirtilmediği ve faiz oranlarının da açıkça yazılmadığı, takibin usulüne uygun olmadığı gerekçeleri ile takibin iptaline karar verildiği görülmüştür. ....sayılı dosyasında borçlu ... tarafından lehtar .... aleyhine açılan menfi tespit davasının 26/09/2013 tarihinde kabulle sonuçlandığı, anlaşılmakla; borçlunun, takibin diğer borçlusu olan dava dışı lehtar şirket hakkında açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi sözkonusu menfi tespit davasının tarafı olmayan alacaklı aleyhine hukuki sonuç doğurmaz. Borçlu, ayrıca tahsile tekerrür olmama kaydının bulunmadığını, aynı alacak için birden fazla takip başlatıldığını iddia etmiş ise de mükerrer olduğunu iddia ettiği bir takip dosyası bildirmediği anlaşılmış olmakla mahkemenin takibin iptali gerekçesi yerinde değildir....
ünvanlı iş yerini 2000 yılı sonunda faaliyetine son verdiğini, Kurum tarafından 2012/022805 ile 2012/022806 takip nolu ödeme emirleri 29.396,04 TL tutarında prim ve işsizlik prim borcu ile gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, Kuruma borçlu olmadığı ve zamanaşımı def'i ileri sürülerek ödeme emrinin iptaline ve borçlu bulunmadığının tespitini istediği, mahkemece,davanın kabulü ile zamanaşımı nedeniyle, ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür. 2012/022805 numaralı ödeme emrinin......işyerine ait 2000 yılı 6-12 ayları işsizlik prim borcu olup 4.104,89 TL tutarında olduğu, 2012/022806 numaralı ödeme emrinin, yine .....şyerine ait 2000 yılı 4-12 aylarına ait prim borcuna ilişkin olup 29.396,04-TL tutarında olduğu ancak ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun tebliğine ilişkin evrakların Kurum kayıtlarında yer almadığının bildirildiği anlaşılmaktadır....
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....
Somut olayda; davacı adına düzenlenmiş 24.07.2015 tarihli ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmeden önce dava açıldığı belirgin olmakla, davanın menfi tespit davası gibi değerlendirilmek suretiyle,ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken hükmün gerekçe kısmında bu hususa değinilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Hükmün gerekçe kısmının son paragrafından sonra yeni bir paragraf olarak yazılmak üzere üzere “Davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından, davaya menfi tespit davası olarak devam edilmiştir” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,14.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan madde ile, Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 gün içerisinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
Dava, zamanaşımı nedeniyle ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Ödeme emrinin iptali istemine ilşkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....