Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Dava konusu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edildiğine dair tebligat evrakı dosyada mevcut olmayıp 24.11.2014 tarihinde açılan davanın süresinde açılıp açılmadığı anlaşılmamaktadır....

    Yukarıda belirtilen esaslar dahilinde somut olay incelendiğinde,dava,ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme,yazılı gerekçelerle ödeme emirlerinin iptaline ancak borçlu olmadığının tespitine yönelik istemin reddine karar vermiştir. Davaya konu ödeme emirlerinin bila tebliğ iade edilmeleri nedeniyle davacıya tebliğ edilemediği dosya içeriği ile belirgindir. Hal böyle olunca 6183 sayılı yasanın 58. maddesi kapsamında bir davanın bulunmadığı bu halde eldeki davanın menfi tespit olarak kabulü ile yargılama yapılması gerektiği gözetilmeksizin hükmü kendi içinde çelişkili kılacak şekilde ve yazılı gerekçelerle hüküm tesisi isabetsizdir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10....

      Somut olaya bakıldığında, dava dışı şirket için tahakkuk ettirilen ödeme emirlerinin, dava dışı şirket adına gönderildiği ve parantez içerisinde davacının adının yazıldığı bu şekilde söz konusu davanın ödeme emri iptali değil de menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi gerekmekte iken, yazılı şekilde değerlendirme yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. ./.. S O N U Ç : Hükmün gerekçe kısmının beşinci paragrafından sonra yeni bir paragraf olarak yazılmak üzere “Davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından, davaya menfi tespit davası olarak devam edilmiştir” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği 2012/20642, 20643 ve 2013/13943, 13944, 2013/29618 ve 29619 takip sayılı ödeme emirlerinin usulüne uygun bir şekildeğ 14/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 11/08/2014 tarihinde açılmıştır....

          Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde: Dava, ödeme emirlerinin iptali ve menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince zamanaşımı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı SGK vekilince istinaf edilmiştir. Zamanaşımını kesin sebeplerinin varlığının ispat edilemediği davada borç dönemlerin ödeme emrini tebliğ tarihi yasaca öngörülen zamanaşımı süresi gözetildiğinde ilk derece mahkemesince varılan sonuç ve verilen karar doğru olmuştur....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, ödeme emirlerinin iptaline yönelik davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum avukatının, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece, ödeme emrinin iptaline dair karar verilmiş ise de; aslen davacılardan ......

            K A R A R Dava, ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu ödeme emirlerinin davacıya 18/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 02/01/2015 tarihinde açıldığı, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu ödeme emirlerinin davacıya 18/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacının peşin harç ve başvurma harcını 24/12/2014 tarihinde ödediği, dava dilekçesinin ilk havale tarinin de 24/12/2014 tarihi olduğu, davacının eldeki davayı 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın açıldığı tarih hususunda yanılgıya düşülerek davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılamadığı gerekçesiyle reddedilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş, yargılamaya devamla işin esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir....

              yönünden Ödeme emrinin İptali, diğerleri yönünüden menfi tespit davasıdır. 6183 sayılı Kanun'un “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

                GEREKÇE : Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir....

                Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 15 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

                UYAP Entegrasyonu