Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....

    Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır; Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....

    İstinafa konu menfi tespit davası ise 06/05/2019 tarihinde açılmış ve aynı icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu görülmüştür. Borçlu hakkında yapılmış bir takibin bulunduğu ve alacaklının itirazın iptali davası açmadığı durumlarda borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmada hukuki yararı vardır. Ancak menfi tespit davasından önce açılan itirazın iptali davasından sonra menfi tespit davası açılması durumunda hukuki yararın bulunup bulunmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı açıktır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Menfi tespit istemine konu Burhaniye İcra Müdürlüğü'nün 2012/1047 Esas sayılı takip dosyası dava dosyası içerisinde bulunmamaktadır. İncelenmesine gerek duyulduğundan belirtilen dosyanın ilgili merciden temin edilip getirtilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. İncelenmesine gerek duyulan menfi tespit davasının konusu olan ... İcra Müdürlüğünün 2013/12936 Esas sayılı icra takip dosyasının aslının temini ile evraka eklenmesi, ondan sonra inceleme yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/307 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, müvekkilinin haciz tehdidi altında olduğundan dosya borcunun tamamı yatırıldığını, dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı alındığını, menfi tespit davasının henüz kesinleşmediğini, yatırılan teminatın itirazın iptali davasına ilişkin olmadığını, teminatın menfi tespit davasına ilişkin olduğunu ve menfi tespit davası kesinleşmediğinden teminatın alacaklıya ödenmemesi yönündeki icra işlemi yerinde olduğunu, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; dosya kapsamında iadesi istenen teminatın Antalya 2....

        sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını 19.02.2007 tarihinde icra müdürlüğüne bildirdiği, şikayetçi 3. kişi ... tarafından açılan menfi tespit davası sonucu verilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2013 tarih ve 2007/234 E. - 2013/366 K. sayılı kararı ile ...’nın 56.008,48 TL. borçlu olduğunun tespitine karar verildiği, kararda faize ilişkin hüküm kurulmadığı, bahse konu kararın Yargıtay ... HD.'nin 12/03/2015 tarih, 2014/5134 E. - 2015/2978 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür. Somut olayda; menfi tespit davası sonucunda, şikayetçi 3. kişi ...’na 29/07/2015 tarihi itibariyle 110.365,48 TL.'...

          Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

          Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

            Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

              UYAP Entegrasyonu