Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin davacı şirkete 3.551,90 TL borçlu olduğunun tesbiti ile davacının açtığı tasarrufun iptali davasının kabulü ile bu miktar alacak ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmiş; hüküm, davacı ...Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....

    Yukarıda açıklandığı üzere menfi tesbit davalarında kanunda belirlenen şartların bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu menfi tesbit davalarını zorunlu aracbuluculuğa tabi tutmak isteseydi bunu açık şekilde ifade ederdi. Yukarıda açıklandığı üzere yorum yoluyla menfi tesbit davalarını İİK 5/A maddesi kapsamına almak mümkün bulunmamaktadır. Tüm bu gerekçeler ışığında menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığının sonucuna varılmalıdır....

    Yukarıda açıklandığı üzere menfi tesbit davalarında kanunda belirlenen şartların bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu menfi tesbit davalarını zorunlu aracbuluculuğa tabi tutmak isteseydi bunu açık şekilde ifade ederdi. Yukarıda açıklandığı üzere yorum yoluyla menfi tesbit davalarını İİK 5/A maddesi kapsamına almak mümkün bulunmamaktadır. Tüm bu gerekçeler ışığında menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığının sonucuna varılmalıdır....

      Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalılar aleyhine Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmış, davalılar yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmemiştir. İİK'nın 72. Maddesi; "(Değişik: 18/2/1965-538/43 md.) Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir....

        Mahkemece, davacı karşı davalının mevduat gücünü kullanarak davalı karşı davacı ile aşırı menfaat sağlayacak şekilde sözleşme yapmasının müzayaka halini oluşturduğu, BK'nun 19 ve MK'nun 2. maddesine aykırı olduğu, edimler arasında açık nispetsizlik olduğu gerekçesiyle asıl davanın ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle itirazın iptali davasından sonra menfi tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden davacı-karşı davalıdan alınmasına, 01.2.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Uyuşmazlık somut olayda gabin koşullarının oluşup oluşmadığı, BK.'...

          Başka bir ifade ile dava dilekçesinde hem menfi tesbit hem de zayi sebebiyle çek iptali talepleri bulunmaktadır. Bu taleplerden menfi tesbit davası hasımlı, çek iptali davası ise hasımsız olarak açılması gereken birbirinden bağımsız davalar olup sonuçları itibari ile de birbirinden farklıdırlar. Bu durumda mahkemece öncelikle menfi tesbit ve çek iptali taleplerini içeren davaların tefrikine karar verilmelidir. Öte yandan icra mahkemesince yapılan yargılama ve yargılama neticesinde verilen karar takip hukuku ile ilgilidir. Bu nedenle mahkemece yeni bir imza incelemesi yaptırılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 28.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....

            Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 25.maddesinde akdin feshi halinde talep edilebilecek menfi zararın hesap şekli düzenlenmiş olup, maddeye göre akdin feshi halinde bayi, son (3) senelik aylık ton satış ortalamasının ton başına şirket karı ile çarpımından çıkacak miktarın (2) yıllık tutarını menfi zarar olarak ister. Şayet akit (3) yıldan önce feshedilmişse bu durumda menfi zarar, geçen süreye göre bulunacak aylık ortalama satış miktarının ton başına şirket karı ile çarpımından çıkan miktarın (2) yıllık tutarı olarak belirlenir. Görüldüğü gibi madde metninde akdin (3) yıldan sonra feshedilmesi halinde menfi zarar istenemeyeceğine ilişkin bir ifade mevcut değildir....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

                menfi tesbit talebiyle birlikte tapu iptali-tescil talep edilen davada, Mahkememizin yolsuz tescile dayalı tapu iptali davalarına ilişkin bir görevi olmadığı , davanın hukuki dayanağı TMK nun 1024/1 maddesinde yazılı "bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3.kişinin bu tescile dayanamayacağı" düzenlemesidir. Yargıtay uygulaması da ayrıca incelenmiş; menfi tesbit talebiyle birlikte açılan tapu iptali tescil taleplerinin birlikte incelendiği yargıtay 1.Hukuk Dairesinin emsal ilamları (Yargıtay 1.HD 2015/15898 Esas-2017/4236 Karar, 2019/948-2019/4072 Karar bir çok kararı) dikkate alındığında dava konusu uyuşmazlığın sahtelik nedeniyle borçlu olunmadığı halde, icrada satışı yapılan taşınmazın yolsuz tescile dayalı tapu iptali-tescil davasına ait bulunmakla uyuşmazlığın bu minvalde ele alınması gereklidir....

                  Alacağın icra takibinin kesinleşmesinden sonraki bir tarihte zamanaşımına uğraması halinde borçluya tetkik merciinden icranın geri bırakılmasına isteme hakkına sahip olduğu gibi (İİK.nun 71/2 maddesi) gerektiğinde İİK.nun 72 maddesi gereğince menfi tesbit davası açmasını da herhangi bir engel yoktur. Davacı borçlu icra takibinin kesinleşmesinden sonra borç zamanaşımına uğradığından dolayı menfi tesbit davası açmıştır. Bu durumda davacı borçlunun menfi tesbit davası açmasında hukuki yararı olup, mahkemece işin esasına girilip deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.7.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu