Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı; 08.11.2004 tarihli mehir senedinin gerçeği yansıtmadığını, bu senedin babasının vefatından sonra düzenlenmiş olduğunu, imzanın babasına ait olmadığını ileri sürerek, 08.11.2004 tarihli mehir senedinin iptalini talep etmiştir. II....
den, mehir senedindeki eşyalar 150 gr altın, yatak odası takımı, çamaşır makinesi, buzdolabı, mobilya, halı ve televizyonun bedeli olan 20.650.00 TL iki davalıdan müteselsilen faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; mehir senedindeki altınların çalındığını, soruşturmanın sürdüğünü, mehir senedindeki altınları davacıya teslim eden ve hırsızlık olayının olduğu tarihte Danimarka'da olan davalı ...'in sorumluluğunun olmadığını, mehir senedindeki diğer eşyaların Güven tarafından teslim edileceğini, davacının iddia ettiği kişisel altınların ise hiç olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Aile Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalının, davacının vefat eden eşinin babası olduğunu, davalı tarafından davacıya, vefat eden eşi ile evlenirken 100 gram altın mehir bedeli olarak verildiğini, davacının eşinin 2015 yılında vefat ettiğini, mehir verilirken davacıya 65 gram altın alındığını, 35 gram altının alınmadığını, davalının mehir verirken davacıya aldığı 65 gram altını davacıdan borçları olduğunu söyleyerek aldığını ve bir daha iade etmediğini, mehir senedinde verilmesi gereken 35 gram altını da almadığını belirterek, 100 gram altın bedeli olan 5.000,00 TL'nin (fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yapılan yargılama sonucunda davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mehir Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece; mehir senedine gerek olmadığı ve tanık ...'ın beyanına itibar edilerek davacının mehir alacağı talebinin ispatlandığı gerekçesiyle mehir alacağına yönelik davanın kabülüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının mehir alacağının varlığını ispatlayamadığı ve delil listesinde "yemin" deliline de dayanmadığı anlaşılmaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Mehir senedi konusunda hüküm kurulmamasını, bu konuda davanın kabul edilmemesini, istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davanın boşanma ve ferilerine ilişkin olduğu, mehir senedine yönelik her hangi bir talepte bulunmadığı gibi ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin mehir talebimiz yoktur şeklindeki beyanıyla dava dilekçesinde mehir talepleri olmadığını dile getirdikleri, mehir alacağına ilişkin her hangi bir dava değeri de belirtmedikleri, tüm bu açıklamalar ışığında mehir senedine yönelik alacak talebi olmadığından bu hususa yönelik her hangi bir hüküm kurulmaması doğru ve yerinde olduğundan davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Dava mehir senedine dayalı kişisel eşyanın iadesi olup TMK 226/1 maddesi gereğince her eş diğer eşte bulunan mallarını geri alabilir. Buna göre, tarafların ayrılmasıyla birlikte davacının mehir senedine bağlı alacağı muaccel hale gelmiş olup rehin ile de temin edilmediği görülmekle dava değeri olan 1.000,00 TL üzerinden %15 oranında teminat yatırıldığı takdirde davacının davalılar yönüyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle, davalıların istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı, dava dilekçesine ekli tarihsiz mehir senedine dayalı olarak talepte bulunmuş olup, mehir senedinde açıkça senetteki ziynet ve çeyiz eşyalarının davacıya bağış edildiği belirtildiğinden, Mahkemece, bu senedin kapsamı gözetilmek suretiyle ziynet eşyaları yönünden de talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yalnızca çeyiz eşyalarına yönelik kabul kararı verilmekle çelişkiye düşülmüş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davaya dayanak tarihsiz mehir senedinde kefil olarak görünen davalı ... davacının eski eşidir. Hal böyle olunca, her iki davalının birlikte, mehir senedinde belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarını davacıya teslim etmeyi taahhüt etmiş olmalarının kabulü zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalı ... ile 26.6.2000 tarihinde boşandığını, evlenme sırasında takılması gereken takıların karşılığı olarak 30.5.2000 vade tarihli 15.000 dolarlık senet verildiğini diğer davalının da kefil olarak imza attığını, ancak senet bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 15.000 doların faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalılar, davacı ile evlenirken 300 YTL. bedelli mehir karşılığı olarak , şarta bağlı ve boş senet alındığını, davacının sonradan istediği gibi doldurup, haksız olarak senedi takibe koyduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
kararda yazılı gerekçelere göre davacının temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının temyiz itirazlarına gelince;Davacı dava dilekçesinde,evlenmeden önce kendisine ait olan 15 bilezik ve üç künye ile,mehir senedinde yazılı altınların ve ev eşyalarının aynen iadesini,mümkün olmaz ise toplam bedellerinden şimdilik 3.000 YTL'nin tahsilini ve taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir.Mahkeme ise altınların bir kısmına ilişkin istem ile taşınmaza ilişkin istemin reddine,mehir senedinde yazılı altınlar ile eşyaların tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine karar vermiştir....
Somut olayda;davacı,çeyiz senedinden kaynaklı eşya ve ziynetlerinin davalı tarafta kaldığını belirterek,eşyaların bir kısmının aynen teslimini,olmaz ise bedelini;ziynet eşyalarının ise bedelini talep etmekte olup,bu kapsamda söz konusu uyuşmazlığın çeyiz senedinden kaynaklı alacak davası olduğu,uyuşmazlığın çözümünde yukarıda ifade edilen yasa hükmü de gözetildiğinde Aile Mahkemelerinin görevli olduğu kuşkusuzdur.Yine,taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği nazara alındığında uyuşmazlığın esasını çözümlemeye yönelik inceleme ve değerlendirme yapılarak eda hükmü kurulması gerekmektedir. Davaya konu tüm menkullerin karı-kocanın ortak mülkiyetinde olduğu ve bu menkuller ile ilgili ortaklığın giderilmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurma görev ve yetkisinin mahkemelerine ait olmadığı gerekçe gösterilerek, sadece söz konusu eşyaların eşlerin mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir....