"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Dava, davacı ile davalılar arasında düzenlenen mehir senedinden kaynaklanan ziynet ve eşya alacağı istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Cevap dilekçesi: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mehir senedinde yazılı eşya ve altınların davalı Yaşar tarafından alındığını ,dolayısıyla mehir senedinden kaynaklı sorumluluğun yerine getirildiğini, mehir senedindeki eşya ve altınların davacıda kaldığını, düğünde takılan ziynet eşyalarının ise davalı Muhammet tarafından alındığı iddiasının doğru olmadığını, zira bu altınların davacı tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir....
de yararlandırılmasına,mehir senedinde yazılı 350 gr altının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiş,yargılama aşamasında mehir senedinden kaynaklanan davayı atiye bırakmıştır....
Davalı erkek istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ziynetlerin kadında kaldığını, araç ve taşınmazın alımında davacının hiçbir katkısının olmadığını, mehir borcu taahhüdünün olmadığını, katılma alacağı değer artış payı alacağı olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Açılan dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası ve mehir senedinden kaynaklanan alacak davasıdır. HMK'nın 355. maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı kadın dava dilekçesinde 250 gram mehirinin aynen iadesini, aksi takdirde bedelini talep etmiştir. Mehri müeccel; ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Bu durum Borçlar Kanunu 238. Maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği yazılı olma koşuluna bağlıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; 1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; Mehir senedinden kaynaklı ziynet alacağı yönüyle; 22 ayar 20 gram altının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün bulunmaması halinde 1.000.TL 'sinin dava tarihi olan 11/02/2019 tarihi itibari ile 3.220.TL'sinin ıslah tarihi olan 13/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 4.220.TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2- Mehir senedinden kaynaklı eşyalar yönüyle talebin REDDİNE karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2006/1280 E sayılı dosyası ile açılan dava kapsamında ziynet alacağı ile mehir senedinden kaynaklanan alacağın dava edildiği, davacı tarafın sunduğu 11/06/2007 tarihli dilekçe ile "mehir senedi talep haklarını saklı tuttuklarını ve atiye bıraktıklarını" beyan ettiği, davalı tarafın sunduğu 22/10/2007 tarihli dilekçe ile "davacının mehir senedine ilişkin istemini atiye bırakmasına muvafakat etmediklerinin" beyan edildiği, mahkemece verilen 2006/1280 E 2008/413 K sayılı 08/04/2008 tarihli karar ile "mehir senediyle ilgili dava atiye terk edilmiş olmakla, bununla ilgili davanın açılmamış sayılmasına" karar verildiği, bu karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulması akabinde Yargıtay 6....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senette tarih yazmadığını, bu nedenle senedin geçerli olmadığını, düğünde takılan altın ve paraların davacıda bulunduğunu, mehir senedindeki eşyaların da davacıya teslim edildiğini, davalının mehir senedinden kaynaklı herhangi bir borcu olmadığı gibi diğer ziynet eşyalarının da davalı tarafından harcanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin 2021/2020 Esas 2022/2 Karar sayılı ilamı ile mehir senedinden kaynaklı davacının alacağının 61.058,00 TL olduğu belirlenmek sureti ile taleple bağlı kalınarak 4.000,00 TL'ye hükmedilmediğini belirterek bakiye 57.058,00 TL değerindeki ziynet eşyaları ve diğer eşyaların günümüz koşullarındaki satın alım fiyatlarının yeniden değerlendirmeye tabii tutularak belirlenecek bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının ziynet eşyalarını giderken beraberinde götürdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davadan önce şahsi eşyalarını ve mehir senedi muhtevası eşyaları alıp gittiğini, müşterek haneyi bu şekilde terk ettiğini, mehir senedinde imzası bulunun davalının babasının iş kazası sonucu %90 bir malul engelli durumunda olup akli melekelerinin yerinde olmadığını, ayrıca imza yerine mühür kullandığını belirtmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, ziynet alacağı yönünden davanın kısmen kabulü ile 100 gram altının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün bulunmaması halinde 12.263 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacının diğer talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
e düğün hediyesi ve mehir olarak bağışladım” diye 01.09.1992 tarihli mehir senedi düzenleyip imzalamış babası ... da kefil olarak imzalamıştır. Davacı bu mihir senedine dayalı olarak ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/617-1994-115 sayılı dosyasında 02.08.1993 tarihinde alacak davasının yargılama açmıştır. Daha sonra davacı 28.02.1994 tarihli dilekçesi ile eşi ... ile tekrar birleştiğinden açmış olduğu mehir senedinden dolayı alacak davasıdan feragat ettiğini bildirmiş, dava feragat nedeniyle 28.02.1994 tarihinde reddedilmiştir. Davacının bu davadan evlilik birliğinin yürütülmesi amacıyla kocası ile birlikte yaşamaya başlamış olması sebebiyle davasından vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Davacının o zamanki davranışı tartışılmayacak derecede hayatın olağan akışına uygundur. Zira bir kimsenin kısa bir süre önce fiilen bozulmuş evliliğini bir taraftan düzeltmeye çalışırken diger yandan aile birliği içinde sürtüşmeye meydan verecek biçimde ziynet alacağı davasını yürütmesi beklenemez....