DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma ve ferilerine ilişkindir İlk Derece Mahkemesince mehir senedinden kaynaklı vaadin yerine getirilmemesi, yine davalının sigarayı bırakmaya söz vermesine rağmen sözünü tutmaması, geçimsizliğin ispatlanamamasından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup tanık anlatımları ile erkeğin Bahçesaray Köyü'ndeki taşınmazı mehir olarak kadına vereceğini vaat ettiği, vaadin yerine getirilmediği, taşınmazın erkek adına kayıtlı olduğu, bu sebeple taraflar arasında geçimsizlik yaşandığı, erkeğin vaaadini yerine getirmemesi, kadının ise erkeğin yatağını bodrum katına atarak kusurlu olduğu anlaşılmış olup, davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken müvekkiline 200 gram mehir altınının vaat edildiğini, bunun 100 gramının düğünde 5 adet bilezik, 2 adet yüzük, 1 adet altın zincirli küçük kolye olarak takıldığını, diğer 100 gram mehir altınının ise takılmadığını ancak herhangi bir senet düzenlenmediğini, bunun haricinde müvekkilinin anne ve babası tarafından 3 bilezik, davalının amcaları tarafından 2 bilezik ve düğüne katılan davetliler tarafından 31 adet küçük altın, 3 veya 4 adet yarım altın, 1.000,00 TL para takıldığını, altınların müşterek hanede bulunan kasada muhafaza edildiğini ancak müvekkilinin evde olmadığı bir zamanda davalının kasadaki altınları aldığını ve banka kasasına koyduğunu söylediğini ve ilerleyen süreçte müvekkiline teslim edilmediğini belirterek dava konusu altınların aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsilini talep etmiş, 17/12/2017 tarihli dilekçesi ile dava...
Somut olayda, davacı kadın; mehir senedindeki ziynet, para ve eşyanın kendisine teslim edilmediğini değil, bir süre sonra eşi davalı Aydın ile ayrılması sonucu, davalıların yedinde kaldığını ileri sürmüştür. Yargılama esnasında dinlenen davacı tanıklarından H. E., "2005 yılında, davacının, Türkiye'ye gittiğinde altın takılar ve parayı", tanık F. E. ise, "altınları" kayınpeder Ramazan'a teslim ettiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda, mahkemece; adı geçen tanıklar tekrar dinlenerek, altınlar ve paranın teslimi konusundaki tanık beyanlarındaki çelişki giderilerek; hangilerinin, kayınpedere teslim edildiğini belirlemek; kendisine teslim edilenlerin, tekrar davacıya iade edildiğinin ispat yükünün ise davalı Ramazan'da olduğu gözönüne alınarak karar verilmesi gerekirken; ispat yükü ters çevrilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davaya konu senedin malen kaydı ile düzenlendiğini, davacının senedi teminat olarak verdiğini ileri sürdüğünü, davalının ise senedin mehir olarak verildiğini savunduğunu, mehrin kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da daha sonra kadına verdiği belirli bir mal ya da para veya ekonomik değeri olan armağan olduğu, Türk Medeni Kanunu'na göre mehir verilmesinin yasaklandığına dair bir düzenleme bulunmadığı, senede karşı senetle ispat kuralı gereği davacının senedin teminat senedi olduğu iddiasını senetle ispat etmesi gerektiği, davacının davaya konu senedin teminat olduğu ve teminat foksiyonunun kalmadığı iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi yemin teklif etme hakkının hatırlatılması üzerine yemin deliline de dayanmadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, isteme konu ziynet eşyalarının evliliğin üçüncü ayında davacının elinden zorla alındığını bir daha geri takılmadığını ,davalıların aynı evde birlikte ikamet ettiklerini, ev eşyalarının ise alınıp davacıya teslim edilmediğini belirterek iki adet mehir senedinde yazılı eşyalar ile ziynetlerin aynen iadesinin ya da bedelinin faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili ise, 17.7.2006 tarihli davacının babaevinden getirdiği eşyalar başlıklı senette yazılı eşyalar için davayı kısmen kabul ettiğini; diğer 17.7.2006 tarihli mehir senedinde yazılı eşyaların evlilik süresince kullanıldığını, eskidiğini;bu senette yazan 150 gr altının ayrılırken davacı üzerinde götürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğunu, iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafça delil olarak bildirilen protokolde bulunan yazılar ve müvekkilinin adına atfen atılı imzanın müvekkiline ait olmadığını, imza ve yazı incelemesi taleplerinin olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu protokolün geçerli bir mehir senedi olmadığını, muhtar ve tanık imzası bulunmayan bu protokolün geçerli olmadığını, haksız açılan davanın reddine, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere davacı tarafın kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava ; Alacak (Mehir Senedi Sözleşmesinden Kaynaklanan)" istemine ilişkindir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi'ne ilişkin iş bölümü kararının 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl ve karşı davada kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; tarafların boşandıklarını, davacının balkondan itilmesi sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, davacının 09/11/2006 tarihli mehir senedinde bahsi geçen 150 gram 22 ayar altını almadığını, yaralandığı esnada davacıya ait altınların ortadan kaybolduğunu, mehir senedindeki ev eşyası ve sair eşyaların tamamının davalıya ait konutta olduğunu belirterek, mehir senedinde belirtilen toplam 14 kalem eşyanın davacıya aidiyetinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşyaların aynen, bulunmayanların tespit...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davaya dayanak mehir senedinde bir kısım eşyalar yazılmak sureti ile senedin davalılar tarafından imzalandığı, uygulamaya göre mehrin erkek eş tarafından kadın eşe verildiği, senede imza atan 3.kişilerin sorumluluğunun kabul edilebilmesi için senette sorumlu olduklarına dair açıkça bir ibarenin olması gerektiği, davalı Alim'in senedi imzalamasının tek başına senet nedeni ile sorumluluğuna sebebiyet vermeyeceği, bu nedenle mehir senedinde belirtilip de hiç alınmayan ziynet ve eşyalar yönünden davalı Alim'e karşı açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davalı Alim'in bu yöndeki istinafının kısmen kabulüne karar verilmiştir....
olarak belirlenen 3 adet bilezik ile ziynet olarak talep ettiği 2 adet bilezik ve 1 adet çeyreğin davalıda kaldığını ispat edemediğinden davacı-karşı davalının mehir ve ziynet eşyalarına ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur....
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalılar 1-... 2-... arasındaki davadan dolayı Cihanbeyli Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 04.12.2009 gün ve 496-676 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık mehir senedindeki eşyaların iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tahsili isteminden kaynaklandığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 6.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 6.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....