Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, TBK 58. maddesi uyarınca kişilik haklarının saldırıya uğrayanın manevi tazminat talep edebileceğini, haksız ihtiyati haciz nedeniyle davalıya ait taşınmazlara kayden haciz konulduğunu, kişilik haklarına saldırı bulunmadığı ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, haksız haciz sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının, davalıya borcu bulunmadığından hakkında yapılan haciz haksız ve kötü niyetli olduğuna göre manevi tazminat davası koşulları bulunmaktadır. Bu kapsamda davacı lehine uygun bir miktar manevi tazminata hükmetmek yerine davanın reddi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davacı lehine BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı, şirketlerinin tarım ve gıda ürünleri üzerine faaliyet yaptığını, kendi işletmeleriyle ilgili olmayan bir borçtan dolayı depolarında bulunan malların haczedildiğini, durumu izah etmelerine rağmen karşı tarafın haciz işlemi yapmakta ısrar ettiğini, haksız haciz işlemi nedeniyle şirketin ticari itibarının zedelendiğini belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının deposunda yapılan haciz nedeniyle tüzel kişiliğinin manevi olarak zarar gördüğünün kabul edilemeyeceğini, ancak ticari itibarın aleni olarak zedelenmesi halinde manevi tazminata hak kazanılacağı, haciz işleminin sınırlı sayıdaki insanlar arasında cereyan etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, haksız haciz nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bu davada öncelikle davalının icra takibi yapmakta haklı olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Davalının, dava dışı ...'...

      Bu açıklamalar ışığında; haciz yapılan şirkette dava dışı kişinin ortaklığının bulunması, haciz sırasında borçluya ait kayıt ve belgelerin ele geçirilmesi ve daha öncede aynı mahalde borçlunun başkaca borçları için haciz yapılmış olması gibi sebeplerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, takip (haciz) yaptıran davalı şirketin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusunun gerçekleşmediği, ödeme sonucu haciz ve muhafaza işleminin durdurulması neticesinde ağır bir zararın da önüne geçildiği takdir ve sonucuna varılarak şartları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir....

        KARŞI OY YAZISI Dava; haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi BK 49. maddesinden kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin kötü niyetli ve kusurlu olduğu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Somut olayda davalıların kötü niyetli oldukları kanıtlanmadığına göre mahkemenin manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kararı yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan dairemiz çoğunluğunun bozma kararına katılmıyorum. 02/12/2015...

          SAVUNMA: Davalılara tebligat yapılmadan ihtiyati haciz talebi konusunda karar verilmiştir. İHTİYATİ HACZE İLİŞKİN ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu olan olayda; öncelikle manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluştu ise kapsamı ve tayin edilecek miktar tümü ile toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı, dolayısı ile de İİK'nun 257. maddesi uyarınca ''muaccel bir alacak'' bulunmadığı ve ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşıldığı, yine, maddi tazminat talebi ile ilgili ihtiyati haciz talebinin de dava konusu alacağın varlığı ve miktarının bu aşamada muaccelliyet koşulunu taşımadığının anlaşıldığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir....

          Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır. Buna göre, konusu para olan alacağın tahsilini güvence altına almak için İİK'nın 257 vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep etmek mümkündür. Somut olayda; ihtiyati haciz talep edenler (davacılar) vekili müvekkillerinin kaza nedeniyle uğradığı manevi zararlara ilişkin olarak toplam 1.000.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile alacağın güvence altına alınması için de ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir....

            Mahkemece, davacı aleyhine yapılan icra takibinin haklı olduğu, davacının davalı bankanın ihtiyati haciz kararına itirazını kabul ettiğini fakat davacının banka hesabındaki blokenin ve araç üzerindeki haciz kaydının belli bir süre kaldığından manevi tazminatın şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gereklidir. Olayların gelişimi dikkate alındığında haciz işleminin salt davacıya zarar vermek amacıyla yapıldığı, başka bir ifade ile takibin haksız ve kötü niyetli olduğu söylenemez. Şu durumda, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir; kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olaydaki uyuşmazlık, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemi ile açılan davada davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince 19/01/2021 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava, kasten yaralama eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; davacının ihtiyati haciz istemi, mahkemenin 19/01/2021 günlü ara kararı ile reddedilmiş; bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur....

              Bu nedenle de haciz yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Somut davada, taraflar arasındaki hukuki ilişki itibariyle davalının davaya konu haciz işleminde kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğundan söz edilemez. Şu halde; tüm bulgular birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminatın şartları oluşmadığından davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken manevi tazminat talebinin kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 26/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Dosya kapsamından; davacının talebinin maddi tazminat istemi dışında ayrıca haksız haciz nedeni ile manevi tazminat talebine de ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gereklidir. Olayların yukarıda açıklanan gelişimi dikkate alındığında salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işleminin yapıldığı başka bir ifade ile takibin haksız ve kötü niyetli olduğu söylenemez. Şu durumda, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir; kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu