Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 04/10/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi, davalı-karşı davacı ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine 23/11/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 18/10/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosya kapsamından, uyuşmazlığın çözümünde incelenmesi gerekli görülen ... 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/535 esas, 2013/176 karar sayılı dosyasının gönderilmesi için geri çevirme kararı verilmesi gerekmiştir....

    Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacıyı “seninde canın yanar, benimde” diyerek tehdit ettiği sabittir. Ancak bu eylem nedeniyle ameliyatlara girememe ve hasta randevularını iptal etme gibi maddi kayba yol açacak şekilde davaya konu eylemle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

      Davacı, sadakatsizlik iddiasına dayanarak manevi tazminat talep ettiğine göre, davalının hukuka aykırı bu eylemi sebebiyle Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesine göre sorumluluğuna gidilemiyorsa, evlilik birliğindeki, eşin haksız fiile dayalı bir eylemin sübut bulması halinde, genel hükümlere göre sorumluluğa gidilebilir. Borçlar Kanunu Türk Medeni Kanununun 5. kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır (HBK m. 544; 1098 Sayılı TBK m. 646). O halde, davacının manevi tazminat isteği "aile hukuku" hükümlerine göre incclenemiyorsa, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin genel hükümler çerçevesinde incelenebilecektir. Öyleyse, davacının boşanma sebebinden bağımsız hale gelen manevi tazminat isteği yönünden nispi peşin harç noksanlığının tamamlanması halinde ayırma kararı verilip, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/09/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur....

          Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davacılar vekili dava dilekçesi ile tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren faiz talep etmiş olup, davalılar yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının davalılar ... ve ...'a ve davacılara iadesine 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminat ve nafakaların miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı erkek, 26.12.2011 tarihli karşı dava dilekçesiyle; zina hukuki sebebine (TMK md.161) dayalı olarak boşanma ve manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne, kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile nafakaya, erkeğin manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı erkeğin usulüne uygun olarak açılmış olan boşanma davası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir....

              Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü 1-Asıl davada davacıların temyiz itirazlarının incelenmesinde; Asıl dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Karşı dava ise aynı nedenle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, asıl davada davacılar ve davalılardan ..., ... ve ... vekili tarafından, karşı davada ise davacı ile davalı tarafından temyiz edilmiştir. Asıl davada davacılar; ...e ...’ın babası, ...’ın kayınbabası olan davalıların saldırısı sonucu ağır şekilde yaralandığını ve daha sonra vefat ettiğini, davacılar ..., ..., ... ve ...’ın olayda davalıların saldırıları sonucu yaralandıklarını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır....

                KARŞI OY YAZISI Dava, davalının davacının dava dışı eşi ile birlikteliğinden kaynaklanan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık evlilik dışı birlikteliğin haksız fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği dolayısıyla davalının bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine karşı sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Davalının bu davranışı da açıkça haksız eylem niteliğindedir....

                  EVLİLİK DIŞI BİRLİKTELİKHAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT"İçtihat Metni" Davacı Hülya vekili tarafından, davalı Dursun aleyhine 07.07.2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2011 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur. Dosya kapsamından; tarafların uzun süre birlikte yaşadıkları ve üç çocuklarının olduğu; davalının birlikte yaşama son verdiği ve bir başkası ile resmi nikah yaptığı anlaşılmaktadır....

                    Zira, iddia edilen eylem, en az iki kişinin birlikte hareketi ile meydana gelebilir. Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

                      UYAP Entegrasyonu