Taraflar arasındaki uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir....
, 10.000,00- TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi itibariyle (28.04.2017) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine şeklinde karar verilmiştir....
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davacının ekonomik ve sosyal durumu ile temyiz harç ve masrafları gözetildiğinde adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilerek temyiz incelemesine geçildi. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacının manevi tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince, dava haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş; karar davacı tarafından temyiz olunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54. maddesi gereği maddi tazminat ve aynı kanunun 56/1. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir. Zara Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 107/04/2021 tarih, 2020/320 Esas 2021/51 Karar sayılı kararı ile, konusu suç oluşturan haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK'nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür....
Davacı, davalının hakaret ve yaralama eylemleri ile kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini, olay tarihinden itibaren faiz uygulanması istemiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının hakaret ve yaralama eylemi sabit görülerek davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, faiz talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Davanın dayanağı haksız eylem olup; davalı, eylem tarihinden itibaren mütemerrit durumundadır. Şu halde, olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden HUMK’nun 438. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının düzeltilerek kararın onanması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 04/09/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen 09/07/2020 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte ZMSS'nı yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK.nun 98/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır....
D.. aleyhine 02/12/2010 gününde verilen dilekçe ile adli yardım talepli olarak haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; adli yardım isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı, hem işyeri hem de konutu olarak kullandığı binaya davalı tarafından silahla ateş edildiğini, davalının eylemi nedeniyle korkuya kapıldığını, işyerini değiştirdiğini, davalının olay nedeniyle ceza davasında mala zarar verme, tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından mahkum olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalının silahla tehdit ve mala zarar verme kastıyla birkaç el ateş edip davacının dükkanına zarar vermesi nedeniyle manevi yönden üzüntü duyduğu gerekçesiyle davalının haksız fiil işleme yönündeki kastının yoğunluğu ve haksız fiilin işleniş şekli ile işlenmesinde kullanılan araç nazara alınarak davacının manevi tazminat talebinin tümü ile kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
Şu halde Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi hükmünce manevi tazminata hükmedilebilmesi ve kişisel yararların hâleldar olması ön şart olarak aranmakta, bu hüküm mal varlığına ilişkin zarar halini kapsamamaktadır. Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü TBK'nın 58. ve MK'nın 24. maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; açılan davada, davalının eser sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle fuarlara katılamadığı, girişimde bulunduğu işlere başlanamadığı belirtilerek manevi tazminat istenmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki temel ilişki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Manevi tazminata konu edilen eylem malvarlığına yönelen bir nitelik arzetmektedir. Davacı yararına manevi tazminat tayini için gerekli yasal koşullar oluşmamıştır....