Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davacının ekonomik ve sosyal durumu ile temyiz harç ve masrafları gözetildiğinde adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilerek temyiz incelemesine geçildi. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının maddi tazminat istemine yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacının manevi tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince, dava haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş; karar davacı tarafından temyiz olunmuştur....

    müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00- TL maddi tazminat ile 25.000,00- TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Mahkemece; davacı sigortalı için 33.164,61TL maddi tazminat ile 5.000,00TL manevi tazminatın yine davacı anne ve baba için ayrı ayrı 2.500,00'erTL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Davacı sigortalının davalı ...'e ait iş yerinde çalışmakta iken, 14.11.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle oluşan meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının % 11,2 olduğu açıktır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişimidir?...

      Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir. Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla birlikte ilişkiye giren davalının da dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır. O halde, Türk Borçlar Kanunu’nun 61....

        (kendi adına asaleten...ı'ya velayeten) vekili Avukat ... tarafından, davalılar Özel Paylaşım Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ve ... aleyhine 04/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 04/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Dava dilekçesinde hükmedilecek tazminatın haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile talep edilmiş bulunduğu ve destekten yoksun kalma tazminatına faiz uygulanmasına karar verildiği halde manevi tazminat yönünden faize hükmedilmemesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, davalı ... şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulması talep edilmiş olduğundan davalı ... aleyhine açılmış bir manevi tazminat davası bulunmamaktadır. O halde reddedilen manevi tazminat yönünden davalı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı kararın bozulması gerekmiş ise de anılan yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle HUMK'nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....

            Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının maddi tazminat istemiyle ilgili olarak, davacının davalı bankanın haksız eylemi nedeniyle zarara uğradığını ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda davacının ne şekilde zarara uğradığının kanıtlanamadığı, bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere bankacılık uygulanmasında borcun sona erdiğine dair belgenin getirilmesi halinde kredi başvurularının kabul olunduğu, davacının kredi başvurusunun sözkonusu haksız eylem nedeniyle reddolunduğuna dair herhangi bir bankanın cevabı ve benzeri belge ve somut kanıtı mevcut olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, yine manevi tazminat istemiyle ilgili olarak, manevi tazminata hükmedilmesi için kişisel yararların haleldar olması ön şartının arandığı, malvarlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi üzüntüye düşürebilirse de böyle bir üzüntünün BK'nun 49. ve MK'nun 24. maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde...

              Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 2-Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır....

                Yukarıda açıklanan davalıya ait inşaat dolayısı ile ortak duvarın yıkılmasından kaynaklı haksız eylemi nedeniyle oluşan zarar mamelek hukukuna yönelik maddi zarar olup, davacının oturduğu evin ortak duvarının zarar görmesi suretiyle maruz kaldığı eylem davacının iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesine göre mal varlığına yönelik zararlar kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemez. Bu itibarla iddia edilen davalıya ait inşaat duvarının yıkılmasından kaynaklı haksız eyleminden dolayı ve ayrıca kişilik haklarına zarar verecek başkaca bir husus da ispat edilemediğinden davacı yararına manevi tazminat koşulları oluşmadığından, ilk derece mahkemesince bu eylem nedeni ile davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına uygun düşmüştür....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/05/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu