Ltd. şirketi ile oluşturduğu adi ortaklığın DHMİ’deki hak edişleri üzerine davalı tarafından haciz konulması nedeniyle maddi zarara uğradığını ispat edemediği, keza bu hacizden dolayı ticari itibarının düştüğüne ve manevi zarara uğradığına dair iddiasını da ispat edemediği…” gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş iken, kararın manevi tazminat yönünden bozulması sonrası üzerine yapılan yargılama sonucu verilen direnme olarak adlandırılan kararda bu kez, “Borçlu şirket ile davacı şirketin kurduğu adi ortaklığın hak edişine haciz konulması nedeniyle davacı şirketin ticari itibarının zedelendiği, tüzel kişilik haklarının manevi zarara uğradığı anlaşılmışsa da, davalı ...'ın 19. İcra Müdürlüğüne verdiği dilekçesiyle borçlu ......
AŞ aleyhine 09/01/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; haksız haciz nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili; davalı banka tarafından müvekkilinin imzası bulunmayan kredi kartları sözleşmesine dayanılarak müvekkili hakkında yasal takip başlatıldığını ve mal varlıklarına haciz koyulduğunu, bu haciz işlemi nedeniyle de müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Dava, maddi - manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu, davalı tarafından davacılara ait iş yerinde yaptırılan haciz işlemi nedeniyle davacıların haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemi olduğu görülmüştür....
Davacılar vekili; davalı kurum tarafından müvekkillerinin önceden sahibi olduğu şirket hakkında yasal takip başlatıldığını, bu takipte davalı kurumun borcun doğduğu tarihte ve halen şirketle hiçbir ilgileri ve irtibatları olmayan müvekkillerinin mal varlıklarına haciz koyulduğunu, bu haciz işlemi nedeniyle de müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; şirketi devretmiş bulunan davacılar hakkında devir tarihinden sonra şirket ortağı olduklarından bahisle haciz yazısı gönderilerek hesaplarına bloke koydurulması ve bu itibarla davacıların bankalar nezdindeki itibarlarının zedelenmesine neden olunması sebebiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetinin, kusurunun ve ağır zararının varlığı gereklidir....
AŞ aleyhine 12/01/2016 gününde verilen dilekçe ile haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine dair verilen 08/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; haksız haciz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Haksız eylemden kaynaklı manevi tazminat istemiyle açılan davalarda ihtiyati haciz kararı verilmesini engelleyen yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi, İİK’nın 257 vd. maddelerinde de bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır. Haksız eylem nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında İİK’nın 257 vd. maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi ve mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat edinmiş olması halinde, somut olayın özelliklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi mümkündür" şeklindedir....
Davacının maddi ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın kesin olarak ispatlanması gerekli olmayıp, alacağın varlığı hususunda mahkemede kanaat uyandıracak kadar bir ispat yeterlidir. (yaklaşık ispat kuralı) Eldeki davada yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş olduğundan manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin manevi tazminat talebi yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davacı vekilinin manevi tazminat talebine yönelik ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür....
Haksız eylem nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında İİK’nın 257 vd. maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi ve mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat edinmiş olması halinde, somut olayın özelliklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi mümkün olduğunu" belirtmiş ve manevi tazminat istemli davalarda salt manevi tazminatın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektiği gerekçesiyle ihtiyati haciz istemlerinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğuna işaret etmiştir....
Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetildiğinde; dosya kapsamında dava dışı işçinin davacı şirket ile ortaklığının bulunduğuna dair hiç bir delil olmamasına, davacı iş yerinde işçi olarak çalıştığının her türlü delil ile ispatlanmasına rağmen davacı iş yerinde haciz yapılmasında davalı şirketin ağır kusurunun bulunduğu, haksız haciz nedeniyle davacı şirketin ticari itibarının zarar gördüğü ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu anlaşılmakla davacı şirket yararına tazminata karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Manevi tazminatın miktarına gelince; kişilik hakları saldırıya uğrayan kimse Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir....
Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....